sehzade_camii31687

Şehzadebaşında yer alan külliye bu semte de adını vermiştir. Mimar Sinan’ın inşa ettiği ilk selatin küliyesi olmasıyla önem kazanan kompleks, I. Süleyman’ın (Kanuni) (hd 1520-1566) kendinden sonra padişah olmasını dilediği Şehzade Mehmet’in anısına adanmıştır. Ancak caminin yapımına Şehzade Mehmet öldükten sonra mı yoksa önce mi başlandığı konusunda kesinlik kazanmamış tartışmalar vardır. İbrahim Peçevi; Şehzade Mehmet’in ölümünü seferden dönerken Edirne’de duyan Kanuni’nin, cenazesinin Manisa’dan getirilmesini emrettiğini, 18 Şaban 950/16 Ekim 1543’te İstanbul’da Bayezid Camii’ndeki cenaze namazından sonra, o dönemin yaşamış ihtiyarlarından duyduğuna göre, daha önce yapımına başlanmış ve temeli yer üstüne çıkmış olan caminin kıble tarafına getirilip gömüldüğünü ve ondan sonra caminin Şehzade Mehmet adına tamamlandığını yazar.

Tezkiretü’l Bünyan’da caminin Şehzade Mehmed için yapıldığı yazılmaktaysa da inşaata başlama tarihi olarak Rebiyülevvel 950/Haziran 1543 yazılıdır. Şehzade’nin ölümünden önce, onun adına bir cami yapılması söz konusu olamayacağına göre, bu çelişki kuşku yaratmaktadır. Doğrusu istenirse şehzade için bu kadar büyük bir cami yapılması düşündürücüdür. Tarihler konusu da aldatıcıdır. Çünkü aynı karışıklık Süleymaniye Camii’nin tarihlendirilmesinde de olmuştur. Yapıların yıllarca süren büyük temel inşaatları kitabelerinde göz önüne alınmamış, temellerin yer yüzüne çıkıp mihrabın doğru yöne yerleştirilmesi başlangıç tarihi olarak verilmiştir.

Evliya Çelebi Süleymaniye’de, kitabenin gösterdiği tarihten yıllarca önce (951/1544’te) temel inşaatına başlandığını yazar. Bu Şehzade Mehmed’in ölümünden bir yıl sonradır. Gut hastası olan Kanuni’nin Eski Saray’da oturduğu yıllarda, yeniçerilerin Eski Odalar’ı karşısındaki arsada kendisi için bir külliye inşaatına başlatmış olması büyük bir olasılıktır. O dönemde Fatih ve Bayezid külliyeleri arasında, hem Marmara’yı, hem Haliç’i gören, Evliya Çelebi’nin kentin merkezi dediği buradaki geniş düzlük, İstanbul’un büyük bir külliye için en elverişli yerlerinden biriydi. Çok sevdiği oğlunun ölümü üzerine onu, başlanmış olan caminin arkasına gömdürerek, camiyi de onun için bitirmiş olması anlaşılabilir. Şehzade Camii bitmeden, Süleymaniye Camii’nin temellerini atmış olması ve sarayın bahçesini bu işe ayırması da kendi imaretini bir an önce bitirmek istediğinin bir işareti sayılabilir. Celalzade Mustafa, cami inşaatının türbe inşaatı bittikten sonra 23 Mayıs 1544’de başladığını yazmaktadır. Bu, şehzadenin ölümünü takiben önce türbenin Mayıs 1544’te bitirildiğini, caminin temelde duran inşaatına da ondan sonra devam edildiği şeklinde yorumlanabilir. Kanuni’nin en sevdiği oğlunun mezarının bir an önce bitirilmiş olmasını istemesi de doğaldır. Caminin Farsça uzun kitabesi inşaatın Recep 955/Ağustos 1548’de bittiğini yazar. 4 yıl 4 ay içinde temelden başlayarak yapının bitmesi, inşaatın sonlarına doğru çok sayıda işçi gerektiren Süleymaniye Camii’nin temellerine de başlandığı düşünülecek olursa, oldukça zordur. Bu sorun Şehzade Camii’nin ilk dönemine ilişkin inşaat defterlerinin bulunmasından sonra ya da daha başka belgelerle açıklığa kavuşacaktır. Külliyenin vakfiye’si Topkapı Sarayı Kitaplığı’ndadır.

Şehzade Külliyesi cami, medrese (bugün kız talebe yurdudur), tabhane (bugün Vefa Lisesi’nin laboratuvarıdır), ahır (kereste deposudur), mektep, imaret (İstanbul Üniversitesi Matbaası olarak kullanılmıştır) ve Şehzade Mehmed’in türbesinden oluşmaktaydı. Sonradan haziresine Rüstem Paşa Türbesi ve 1916’da yıktırılan sebili, Şehzade Mahmud Türbesi, Şeyhülislam Bostanzade Mahmud Efendi Türbesi, İbrahim Paşa Türbesi ve dış duvara bitişik olarak uzun dikdörtgen planlı Mustafa Paşa Türbesi gibi bir çok türbe yapılmıştır.

Yapı Beyazıt’ı Edirnekapı’ya bağlayan ana cadde üzerindedir. Güneydoğu, kuzeybatı, güneybatı ve batıdan dört girişi olan bir dış avlu ile çevrilidir. En büyük girişi batıda, camiye göre uzak diagonal üzerinde açılmıştır. Sıbyan Mektebi, imaret, tabhane-kervansaray ve medrese bu avlunun dışındadır.

[mappress]