Örme Dikilitaş

Örme Obelisk de denilen Örme Sütun, günümüze kadar gelebilmiş olan 3 eski anıttan birisidir. Roma döneminde Konstantinopolis’in araba yarışlarının yapıldığı Hipodrom’un tam ortasında, yarış alanını ikiye ayıran ve “spina” olarak adlandırılan bir set bulunmaktaydı. Bu set üzerinde çeşitli yerlerden buraya taşınmış olan anıtsal yapılar yer almaktaydı ve spinanın ucunda son anıt olarak bu sütun bulunmaktaydı.

Sütun değişik ölçülerde yontulmuş taşlardan örülerek meydana getirilmiştir. Mermer kaidesinin bir tarafında, Grekçe 6 mısralık bir kitabe işlenmiştir. Burada “ Bu dört köseli heybetli ve harika anıt, zamanla harap olmuşken, şimdi İmparator Konstantinos ile devletin şanı olan oğlu Romanos tarafından önceki görüntüsüne nispetle daha iyi duruma getirildi; Rodos kolosu harikuIade idi, bu bronz anıt ise hayranlık yaratmaktadır”. Burada adı geçen kolos, Rodos Limanı’nın ağzında bulunan ve ilkçağ dünyasının yedi harikasından biri sayılan dev ölçüde bir Apolion heykeli idi. Kitabe metninden anlaşıldığı üzere,  İmparator Konstantinos ile oğlu Romanos tarafından onarılmıştır. Kitabeye göre; daha eski döneme ait olan bu yapı 4. veya 5. asırda harap duruma gelmişken, İmparator VII. Konstantinos ve oğlu II. Romanos tarafından onarılmıştır.

Osmanlı döneminde, 16. yüzyılda Pierre Gilles, Örme Sütunu oldukça etraflı tasvirini yapmıştır, Evliya Çelebi ise bu anıtın şehrin tılsımlarından biri olduğunu bildirmektedir. At Meydanının toprak seviyesinde yaşanan yükselmeden dolayı anıtın kaidesi gömülü durumdayken Kırım Savaşı sırasında 1856’da Charles Newton’a verilen izinle kaide çevresi açılarak etrafı demir parmaklık ile çevrilmiştir.  19. yüzyılda çekilen fotoğraflarda anıtın orta kısmında taşların düşmesi sonucunda bir boşalma olduğu görülmektedir. Yapılan onarımlarda buradaki boşluklar doldurularak anıtın yıkılması engellenmiştir. Anıt 32 metre boyundadır ve temelindeki üç basamaktan sonra mermer kaide gelmektedir.  Gövde pek muntazam yontulmuş olmayan taşlardan örülmüştür. Ortalardaki bölümde, alt ve üst kısımlara nispetle daha muntazam olan dolgu, 19. yüzyılın son yıllarında yapılan onarımın izlerini taşımaktadır.

Evliya Çelebi Seyahatnamesinde At Meydanı hakkında şunları yazmış:

At Meydanı’nda Milyonpar adında yüz elli arşın uzunluğunda bir sütundur. Konstantin zamanında Roma hâkimiyetinde kaç şehir olduğunu anlamak için tüm şehirlerin yöneticilerinden değerli ve renkli birer taş gönderilmesi istenmiştir. Neticede üç yüz bin adet kıymetli taş gönderilmiştir. Bir mimar bu taşların dünya var oldukça bu meydanda kalması amacıyla bir sütun inşa etmiştir. Taşlar, yedi iklimin her şehrinden geldiği için bu sütuna Milyonpar demişlerdir.