İstanbul Üniversitesi Beyazıt kampüsü arkasında Esnaf Hastanesi’nin 70 metre ilerisindedir. İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin resimlerinden tanıyacağı bu çeşme Seferağa Çeşmesidir. Tersane Kethüdası Sefer Ağa tarafından 1620 yılında yapılan çeşmenin kitabesinde şöyle yazar.(http://www.istanbul-brunnen.de/ sitesinden alınmıştır. Bu site Çeşmeyi onartan Ursula Sezgin tarafından hazırlanmış. )
Osmanlıca;
1. Eyledi bunda Sefer Ağa bu hayrâtı binâ Ecrini vere ana rûz-ı cezâda Bârî
2. Daima Hazret-i Hakdan budur ümmîdim kim Haşre dek ola anın hep hayr ile âsârı
3. Cûd u ihsân ile sarf olmadadır evkâfı Hak budur hayr iledir her dem anın efkârı
4. Oldu sa’d emekle bina çıkdı fahre çeşmesi Eylesün böyle duâ bundan içenler bâri
5. Inşallah dilerüz kim ola mahşerde nasîb Cennet içinde mükâfâtı Hak’ın dîdârı
6. Hâtif-i gayb duâsıyla didi târîhin Yâ İlahî ola bu çeşme hemîşe cârî
Günümüz Türkçesi ile;
1. Sefer Ağa bu hayrâtı burada bina eyledi. Allah bunun mükâfatını mahşer gününde ona versin.
2. Allah’tan ümidim daima budur ki ta kıyamete kadar onun hayır eserleri ayakta kalsın.
3. Onun bütün zamanı cömertlik ve ihsan ile geçmektedir. Gerçek olan şu ki bütün fikirleri hayır yapmak üzerinedir.
4. Işte bu çeşmesi de yüzlerce emek sonucunda (bina edilip) ortaya çıktı. Artık bu çeşmeden su içenler şöyle dua eylesinler:
5. Inşallah dileriz ki onun mahşer günündeki nasibi ve mükâfâtı Cenette Allah’ın Cemalini görmek olsun.
6. Hâtif, gayb duâsıyla oranın tarihini (şöyle) söledi: Rabbim! bu çeşme sürekli aksın, akışı hiç kesilmesin.
Çeşmenin onarımı 2002 yılında Ursula Sezgin (43 yıl önce Türkiye’den ayrılarak Frankfurt Üniversitesi’ne giden Müslüman Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Fuat Sezgin’in eşidir. Alman gelin, yaptırdığı bu hayrı, kayınvalidesi Cemile Hanımefendinin ruhuna ithâf etmiştir.)tarafından yapılmış bunu belgeleyen kitabe çeşmenin sağ tarafına asılmış.
Yaklaşık 1,5 yıl sonra yol inşaatından hasar gören yapı 2007 yılında Büyükşehir Belediyesi tarafından tekrar onartıldı.

Unkapanı Tekel Binası arkasındadır. Daha önce Beşiktaş’ta Ertuğrul Tekke Camii’ninanlatımında karşılaştığımız Şazili Tarikati oldukça eski bir tarikat. Tarikat Hacı Bektaşi Veli dergahında 12 post sahibi pirinden 9. olan Şeyh Şazili’ye dayanır.(Kahveci Postu) Kahveyi ilk kez Arabistan’daki Moka’da bulan “Şeyh Şazili”dir. (Şeyh Şazili’nin ismi uzun yazılışıyla… “Ebul Hasan Ali Bin Abdullah Abdulcabbar el Şerif el Zarcilli”) Şeyh Şazili’nin kurucusu olduğu tarikat Osmanlı içerisinde oldukça yaygınlaşmış bu yolla kahve Osmanlı coğrafyasına (Avrupa’ya) yayılmıştır.
Tüm kahvecilerin pîri addedilen Şeyh Şazelî hakkında, eski İstanbul kahvehanelerinin duvarlarında asılı duran övgü sözleri bulunurdu. O çerçeveler içinde; “Her seherde besmeleyle açılır dükkanımız, Hazreti Şazelî’dir pirimiz, üstadımız. Bu kahve öyle bir kahvedir ki, her usûlü ha safa içinde, sakin olanlar çekmesin asla cefa” diye yazardı.
2. Abdülhamid Şazili Tarikati mensubuydu.(Bunu ıspatlayan mektup..) Ayrıca Şazili Şeyhi Muhammed Zafir’in yakın dostuydu. Padişahlığı döneminde Şazili Tarikati tekkelerini onartmıştır. (Şazili tarikati mensupları genellikle marangozlukla uğraşır. Abdülhamid iyi bir marangoz ustasıydı ve bu tekkelerdeki ahşap işlerinde kendi eserlerinide kullanmıştır) Unkapanı’ndaki bu tekkede Şazili Tarikatına ait bir ibadethaneydi. Kapısındaki kitabede şöyle yazar.
“Ahmed Halil Ağa tarfından yaptırılan tekkenin inşaa tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Şeyh yüzyılın başlarında vefat ettiğinden bu dönemlerde inşaa edildiği anlaşılmaktadır. Kaynaklarda “Balmumcu Şeyh Seyyid Ahmed Tekkesi* veya “Şem’İ Şeyh Ahmed Tekkesi” gibi isimlerle de anılmaktadır.Tekke bir yangınla harab olmuş, 1886-87 tarihli tamir kitabesinden anlaşıldığı üzere 2. Abdülhamid tarafından yeniden inşa ettirilmiştir. 1925’e kadar faaliyetlerini sürdüren tekkenin tevhidhanesi dışındaki bölümleri zamanla yok olmuştur. Mescid-tevhidhane bakımsız kalmiş ve bîr dönem Zeyrek Spor Kulübü lokali olarak kullanılmıştır. Fatih Müftülüğü ve hayırseverlerin gayretiyle 1989 yılı ramazan ayında tekrar ibadete açılmıştır.Dikdörtgen planlı caminin duvarları taş-tuğla örgülü, çatısı ahşaptır. Tavanın ortasında çatı altında gizlenen bir ahşap kubbe vardır.”




Unkapanı Köprüsünün Galata çıkışındadır. http://www.butundunya.com/ Mayıs 2005 sayısında eserle ilgili şöyle yazar.
4. Mehmed’in eşi 2. Mustafa’nın annesi Valide Sultan arabasıyla gezerken, Azapkapı’nın sokakları arasında küçük bir meydandaki çeşmenin başında, kırılan testisinden elinde kulpu kalmış ağlayan bir kız çocuğu görür ve çocuğu çağırtarak ona para vermek ister. Çocuk ise parayı almaz ve yaşından beklenmeyecek bir olgunlukla Valide Sultan’a şöyle der: *Testiyi kırdım parası için ağlamıyorum eve su götürmenin üstesinden gelemedim ona ağlıyorum.* Kızın bu sözleri Validenin hoşuna gidince, ailesine haber salınır ve küçük kız saraya alınır. Bu kız
büyüdüğünde 2. Mustafa’nın eşi Saliha Sultan olacak ve 2. Mustafa’ya hamile kaldığında; başında testiyi kırdığı çeşmeyi anımsayıp o küçük çeşmenin yerine daha büyük, daha muhteşem bir çeşme yapılmasını isteyecektir. Onun bu isteğini 1730 tarihinde tahta çıkan, oğlu 1. Mahmud gerçekleştirmiştir. Lale Devri geleneğini sürdüren Saliha Sultan Sebili ve Çeşmesi, ortada yuvarlak bir sebil, iki yanda birer çeşmeden meydana gelmiştir. Tümüyle mermer olan çeşme-sebilin ön cephesi muhteşem güzellikteki bitki motifleriyle bezenmiştir. Yabancı kaynaklarda Galata Çeşmesi olarak anılan Saliha Sultan Sebili ve Çeşmesi’nin Avrupalı ressamlar tarafından yapılmış gravürleri vardır. 1910’lu yıllarda onarılmak üzere kısmen sökülen sebil-çeşme, araya savaş yıllarının girmesi üzerine, uzun yıllar öylece kalmıştır. 1940’lı yıllara ait fotograflarda çeşmenin çatısının olmadığı görülür. İkinci onarım 1952-53 yılları arasında gerçekleşmiştir. 1957 yılında ise çeşme-sebille bir bütün oluşturan sübyan mektebi yıkılarak, sebil ortada bırakılmıştır.
En son onarım Vakıflar Genel Müdürlüğü girişimiyle ve Kuveyt Türk’ün sponsorluğunda 2006 yılında gerçekleşti.



Kağıthane Mesire Alanı’nın yanındaki ilginç minaresi ile göze çarpan Sadabad Camisi’nin yerinde ilk cami Lale Devri’nde, 1135/1722 de inşaa edilmiştir. Bu yapı daha sonra 3. Selim (1789-1807) ve 2. Mahmud (1808-1839) dönemlerinde iki kez onarım görmüş, Son olarak da Sultan Abdülaziz (1881-1876) tarafından 1279/1862 Yılında Mimar Sarkıs Balyan’a yeniden yaptırılmıştır. Günümüze kalan yapı budur. Mimarı Sarkis Balyan birçok yapı da olduğu gibi Sadabad camisinde de büyük bir olasılıkla kardeşi Agop Balyan ile birlikte tasarlamış ve inşa etmiştir. Meşhur Çağlayan Kasrı bu caminin yanındaydı fakat günümüze ulaşamamıştır.
Caminin hemen arkasındaki dikilitaş Sultan Mahmud’un top atışındaki başarısının anısına dikilmiştir.
(Siyah beyaz resim 2. Abdülhamit arşivinden alınmıştır. Yaklaşık tarih 1899)

Kuyumcular Hanı, 19. yüzyıl eseridir. Pera ve Galata’nın yoğun sosyal hayatının olduğu bu dönemin moda yazım tarzıyla kapıya “Couyoumdjiler Khanı” diye yazılmış. Makine ve makine parçaları satan esnaf tarafından kullanılıyor günümüzde.

Eski İstanbul’u #Hayallemek

Eski ve yeni fotoğrafları yan yana getirerek zamanın kente etkisini çarpıcı şekilde görmek mümkün oluyor. Eski ve yeni kolajlarını #hayallemek etiketiyle Twitter'dan paylaşıyorduk. Bugün mail yoluyla bize ulaşan Ali Cihan Akyüz…

Öncesi sonrası ile Tophane

İsmini Kanuni Sultan Süleyman'ın oğlu Cihangir'den alan semte bakıyorsunuz. Fotoğrafçının makinesini koyduğu yer ise Tophane Kışlası'nın talim alanı. Fotoğraf 1889 öncesine ait. 1889 öncesi yazmamın sebebi fotoğrafta…

Dünya Sağlık Sokak 1969 ve günümüz

#Taksim Dünya Sağlık Sokak'ın 46 yıl öncesini #hayallemek ... The Marmara Otel'in Gümüşsuyu'na bakan sokağın 1969'daki ve günümüzdeki hali.  

Macar Kardeşler Caddesi’nde #hayallemek

#Fatih Macar Kardeşler Caddesi'nin günümüz fotoğrafı ile 1960 yılındaki fotoğrafının kolajlı hâli. 1960'lı yıllarda yol genişletmek için caddenin sol tarafı yıkılmış. Kolajda kullanılan eski fotoğraf 1960'ta yapılan…

The Marmara yokken…

Taksim Meydanı'nda The Marmara Oteli yokken yerinde ne vardı? Bu sorunun cevabını veren bir kolaja bakıyorsunuz. 1973 yılında inşa edilen otelin olduğu yere ait 1969 tarihli bir fotoğraf... #hayallemek #Taksim #Beyoğlu #istanbul…

Taksim Meydanı’nda Turist Ömer’i #hayallemek

Turist Ömer Uzay Yolunda filminin çekildiği günleri #hayallemek . 1973 yapımı filmin tanıtımı için şehrin sembol mekanlarında fotoğraflar çekilmiş. O fotoğraflardan biri günümüz fotoğrafı ile bir arada... 1970'te yanan AKM…

Yavuz Er Sinan Camii’nin eski günlerini #hayallemek

Yavuz Er Sinan Camii önünde eski günleri #hayallemek .. Unkapanı Eski Sebze Hali'nin olduğu yer. Günümüzde #Unkapanı Köprüsü'nden #Eminönü 'ne döndüğünüz nokta. Merak edenler için camiye ismini veren "Yavuz Er" hikayesi burada…