Uzun bir aradan sonra serinin sekizincisi “Zeyrek ve civarı”.

Unkapanindan_zeyrek

Bizans döneminde Havariyun Kilisesi çevresinde gelişen dinsel yapılarla bir mansatırlar semti olan Zeyrek, tarih boyunca konut ağırlıklı bir yerleşim alanı olmuş, Bizans döneminin sıra ev dokusu Osmanlı döneminde de korunmuştur. Ahşap Zeyrek evlerinin çoğu 1800-1840’ta yapılmış, cumbalı yaşama alanları sokağa bakan, arkaları küçük bahçeli sıra evlerdir.(Parmaklık, Bıçakçı, Çeşme, Güllü Bahçe sokakları gibi) İstanbul’un geleneksel sokak dokusunun kendiliğinden de olsa en iyi korunun semtlerinden biridir.Bu semtin sokaklarında yapılacak yürüyüş size geçmişin havasını soluma olanağı verecektir. Adını medreseye çevrilen Zeyrek Kilise Camii’nin baş müderrisi Molla Zeyrek Efendi’den alan Zeyrek semtinin en önemli özelliklerinden biri de dik yokuşları ve dar, kıvrımlı, yer yer merdivenli sokak dokusudur.

Zembilli Ali Paşa mektebi

İstanbul ili Fatih ilçesi, Zeyrek İtfaiye Caddesi ile İbadethane Sokağı’nın kesiştiği yerde bulunan Zembilli Ali Efendi Sıbyan Mektebi XVI. yüzyılda Zembilli Ali Efendi tarafından yaptırılmıştır.
İstanbul’un fethinden sonra sekizinci şeyhülislam olan Zembilli Ali Efendi’nin mezarı da mektebin haziresi içerisindedir. Lahdinin yanındaki kitabeden de 1525 yılında da öldüğü anlaşılmaktadır.
Sıbyan mektebi kesme taştan kare planlı olarak yapılmış, üzeri sekizgen kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür. Son onarım sırasında kubbe kurşun taklidi beton ile kapatılmıştır. Kasnak ana duvarlardan içeriye doğru çekilmiş ve böylece yapı kademeli bir görünüm almıştır. Saçak seviyesi de kalın taş silmelerle çepeçevre kuşatılmıştır. Ana yapıyı örten kubbe pandantifli olup, kasnağın içerisine dört ayrı yöne açılan yuvarlak pencereler yerleştirilmiştir. Yapının duvarları sivri boşaltma kemerli dikdörtgen sövelidir. Bunun üzerindeki ikinci kat pencereleri alçı şebekelidir. Sıbyan mektebinin giriş kapısı basık kemerli ve mermer sövelidir. Giriş kapısı üzerine içerisi boş bir kitabe panosu yerleştirilmiştir. İç mekânda giriş kapısının karşısına bir ocak yerleştirilmiş, duvarlara da derin nişler halinde kitap rafları yapılmıştır.
Sıbyan mektebi üç yönden avlu duvarlarının içerisine alınmıştır. Avlunun sağ tarafında Zembilli Ali Efendinin mezarının da bulunduğu haziresi vardır

Bu mektebi yaptıran; II. Bayezid ve Kanuni Sultan Süleyman zamanlarında şeyhülislamlık yapmış, sevilen bir Osmanlı aydını olan Zembilli Ali Efendi’dir. Zembilli Ali Efendi’nin öyküsünü bilirsiniz, evinin penceresinden sarkıttığı zembille, halkın dileklerini, şikayetlerini topladığı için Zembilli Ali Efendi olarak tanınmıştır.

Aşık Paşa camii

1464de tarihçi Aşıkpaşazade tarafından babası ünlü sufi şair Aşık Paşa anısına yaptırılan külliyenin bugün sadece mescidi ve türbeleri ayaktadır. Camiye biri çeşmeli iki kapıdan girilir. Kesme taştan yapılmış minaresi bir kemerle camiye bağlanmıştır. Yapı kareye yakın planlı, kesme taş ve tuğla örülü olup, kubbelidir. Yapının karşı köşesinde kesme taştan yapılmış kubbeli türbe Seyyid Velâyet’e aittir.

Gazanfer Ağa Medresesi

Bozdoğan Kemeri adıyla bilinen Valens Kemerinin yanında Saraçhanebaşı Bulunan bu yapı bu yapı 16.yy’dan kalmadır. 1603’te idam edilen akhadım ağalarından Gazanfer Ağa tarafından Mimar Davut Ağa’ya yaptırılmıştır. Girşin karşısında dershane ve 15 hücreden oluşan yapının yanında Gazanfer Ağa’nın türbesi ve kubbeli, sekiz köşeli bir sebil bulunmaktadır. 1943’te Belediye Şehir Müzesi olan yapı aynı yıllarda onarılmıştır. 1989’dan beri de Karikatür v e Mizah Müzesidir.

Şebsefa Hatun Camii

Eminönü ilçesinde, Zeyrek’te Atatürk bulvarı’ndadır. Sultan I.Abdülhamid’in eşlerinden Fatma Şebsafa Hatun tarafından ölen oğlu Şehzade Mehmed için 1787 yılında yaptırılmıştır. Zeyrek Camii olarak da anılan cami barok uslupta inşa edilmiştir. Yapı malzemesi olarak kesme taş ve tuğla kullanılmıştır. Son cemaat yeri 5 sütunludur. Camiye bir merdivenle çıkılır. Sağdaki tek şerefeli minaresi kesme taştandır. Büyük kubbenin eteğinde 16 pencere yer almıştır. Büyük kubbeyi köşelerde 4 kubbecik destekler. Camiinin kapısındaki kitabede yeralan şiir Şeyhülsilam S. Yahya Tevfik’indir. Banisi Şebsafa Hatun’un mezarı caminin haziresindedir.

Pantrokator Manastırı Kilisesi (Zeyrek Camii)

pantokrator Fatih Ilçesi’nde, Zeyrek’te, İbadethane Sokağı’nda, Haliç’e hakim bir noktadadır. Bugün cami olarak kullanılan yapı aslında II. İoannes Komnenos’un eşi Eirene tarafından yaptırılan ve dönemin İstanbul’undaki en büyük manastırlardan olan Pantokrator Manastırı’nın kilisesidir. Yapımı 1136’da tamamlanmıştır. Latin işgali sırasında Katolik rahipler tarafından bu manastıra el konulmuştur. İstanbul’un fethinden sonra ise Fatih Sultan Mehmed tarafından manastır medreseye, kilisesi de camiye çevrilmiştir. İlk müderrisi olan Molla Zeyrek Mehmed Efendi’den ötürü, Zeyrek Cami adını almıştır. 18. yüzyıl sonunda ciddi bir tamirden geçirilen cami uzun yıllar harap halde kaldıktan sonra 1966′ yılından itibaren büyük ölçüde restore edilmiştir. Fakat zamanla yeniden bakıma ve korunmaya muhtaç hale geldiğinden hali,hazırda restorasyon çalışmaları devam etmektedir.
Birbirine bitişik üç ayrı yapıdan oluşan bina tuğladan inşa edilmiştir. Binanın üzeri beş kubbe ile kaplanmıştır. Tek şerefeli bir minaresi vardır. Restorasyon çalışmaları sırasında ortaya çıkarılan taban döşemeleri o dönemden günümüze kadar ulaşan ender örneklerden biridir ve eşsiz güzelliktedir.

Pantepoptes Manastırı (Eski İmaret Camii)

Tüm Haliç’i gören bir yamaç üzerine kurulan ve “Her şeyi gören İsa”ya adana bu Bizans kilisesi ı. Komnesnos’un annesi İmparotiçe Anna Delessena tarafından yaptırılan Kadınlar Manastırı’nın bugüne ulaşabilmiş tek yapısıdır. Yirmi yıl oğluyla birlikte Bizans’ı yönetmiş bu etkili kadının 1100’de bu manastıra çekildiği ve son beş yılını burada geçirdiği bilinir. Pencereli yüksek bir kasnak üzerine oturan kiremit kaplı kubbesi, yapımında kullanılan tuğlataş karma malzeme, dışarıya yansıyan kemerleri ile güzel görüntüsü olan bu kilisenin önündeki küçük meydanın Haliç manzarası nefistir. İstanbul alındıktan hemen sonra manastır, Fatih Külliyesi bitirilinceye kadar imaret-zaviyeye, kilise ise mescide çevrildi. 1970’lerde esaslı bir onarımdan geçirilen yapı İstanbul’un kiremit kubbeli tek camiidir.

Haydar Hamamı

Bu hamama adını veren Haydar Paşa, Kadıköy’de Haydarpaşa Garı ve çevresinde de ismini veren Kanuni dönemi vezirlerindendi. Haydar Paşa Vakfından olan hamam Mimar Sinan yapısıdır. Erkek ve kadın kısımlarının bulunan klasik bir Osmanlı çifte hamamıdır.

Çinili Hamam (Sinan-Barbaros hayratı)

Edirnekapı’daki Mihrimah Sultan Hamamı’nın benzeri olan bu hamam Mimar Sinan yapısıdır. Kaptan-ı Derya Barbaros Hayreddin Paşa Vakfı için yaptırlılan bu hamam, bulunduğu yerden dolayı Zeyrek-Çinili Hamam ve yaptıranından dolayı Kaptanpaşa Hamamı olarak adlandırılır. “Camekân” adı verilen kubbeli soyunmalık kısmının ortasındaki yekpare mermerden fıskiyeli havuzu İran Şahı’nın hediye ettiği söylenir. Hamama adını veren 16. yy İznik çinileri bugün yok olmuştur.

Tahir Ağa Camii ve Tekkesi

Kapıcıbaşı Seyyid Mehmet Tahir Ağa tarafından 1761’de yaptırılmış, çeşitli tarihlerde gördüğü onarımlar ve geçirdiği 1918 Fatih yangınına rağmen özgün mimarisini büyük ölçüde korumuştur. 1918’de Rüsümat Emini Hüseyin Vassaf Bey tarafından onartılan tekke Uşşaki tarikatının İstanbul’daki ikinci merkezi olarak kabul edilir.

Zeyrekhane

Bizans döneminde dinsel yapıların yoğunlaştığı, Osmanlı döneminde ise seçkin bir yerleşim alanı olan tarihi Zeyrek’teki Pantokrator Manastırı’nın yanındaki binadır. Adını bulunduğu bu semtten alan yapı, birkaç yıl önce restore edilerek restorana dönüştürülmüştür. Menü ise Türk mutfağının en seçme lezzetlerinden oluşmaktadır.

Şeyh Süleyman Mescidi ( Bizans Mezar Binası)

Bir Bizans veya erken Hıristiyan dönemi yapısıdır. Vaftizhane veya bir mezar binası olduğu sanılmaktadır. Şeyh Süleyman Halife tarafından 1498’de camiye çevrilmiştir.

Haliliye Medresesi

19. yy’da İstanbul’da yapılan az sayıdaki medreselerindendir. 1878’de yapıldığı saptanan bu medrese bugün Çırçır Gençlik Kulübü olarak kullanılmaktadır.

Kasap Demirhan Mescidi

Fatih’in Kasapbaşısı Demirhan tarafından yaptırılan, minaresi tuğla mescit, zaman içinde değişikliklere uğramıştır. Demirhan’ın mezarı da bahçesidir.

Hacı Hasanzade Mescidi

16. yy ilk yarısında Kadıasker Mustafa Efendi’nin Mimar Sinan’a yaptırdığı yapı dörtgen planlı ve ahşap çatılıdır. Minaresi tuğla ve taştan örülmüştür.

Valens Kemeri (Bozdoğan Kemeri)

İstanbul’un en eski su kemeri olan Valens Kemeri’ni Bizans İmparatoru Valens 4. yy’da yaptırmıştı. I. Teodosyus zamnında şehir dışındaki su kaynaklarına bağlanan kemer geç Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde 1,500 yılı aşkın bir süre kentin su ihtiyacını karşılayan şebekenin en önemli parçalarından biri oldu. Eski sarayların, Sultanahmet’teki büyük Ahilleus Hamamı’nın ve Yerebatan Sarnıcı’nın suyu buradan geliyordu. Savaşlarda ağır hasar gören kemerin suyu bir dönem çevresindeki halletmek için hızla su yollarını onardı ve genişletti. Bozdoğan Kemeri de bu sisteme dahil edildi. Fatih’in yaptırdığı ilk dağıtım hattı olan Fatih suyolu en yüksek noktası denizden 63,5m, yerden ise 23m yükseklikte olan Bozdoğan Kemeri’nin üstünden geçiyordu. İstanbul’un yüksek semtlerine su, ancak bunun üzerinden geçirilerek ulaştırılabiliyordu. Kemerin toplam uzunluğu 970m dolaylarındaydı. Hem Bizanslarla hem de Osmanlılar İstanbul dışındaki su havzalarından kente getirilen suyu vadilerden ve çukurlardan aşırmak için kimisi tek katlı, kimi iki katlı bu tür su kemerleri kullandılar. Önceleri su, kemer üzerindeki açık bir kanaldan geçerdi. Daha sonra kemerler üzerine künkler, daha da sonra demir döşenmiş, su bunların içine akıtılmıştır.