Tüm metropoller gibi İstanbul da sürekli bir koşuşturma ve telaş içinde. Bu telaş ve acelecilikten hoşlanmayaların kaçabilecekleri yerler Marmara Denizi’nde yan yana dizilmiş adalar. Adaların her birine düzenli olarak sefer yapan vapurlar mevcut.
Bilinmeyen bir tarihte meydana gelen bir depremle bir dağ sırası Marmara Denizi’nin içine gömülmüş, bu dağ sırasının en yüksek zirveleri ise Prens Adaları’nı meydana getirmiştir. İstanbul’un birçok yerinden siluet halinde görülür çoğu. Bu adaları merak edenlere uzaktan seyretmek yetmez. Düzenli olarak adalara sefer yapan vapurlar meraklıların imdadına yetişir. Adaları görenler içinse insana huzurveren, bozulmamış doğa, dingin ve huzurlu sokakları bırakıp tekrar geri dönmek daha zordur. Marmara’nın adaları yan yana sıralanmıştır.
En doğuda bu adaların en küçüğü Sedef Adası bulunur, sonra Büyükada, Heybeliada, Burgazada ve Kınalıada sıralanır. Hepsinde ayrı bir güzellik olan bu adaların en popülerleri ise adeta büyüklükleri ile doğru orantılı. Vapurların ziyaretleri ise sırayla hiçbirini atlamadan gerçekleşiyor. Önce Kınalıada, Sonra Burgazada, Heybeliada en son olarak da Büyükada’ya uğranıyor. Adalara Sirkeci, Kadıköy, Kabataş, Bostancı ve Kartal’dan düzenli seferler yapan vapurlar; Kabataş, Sirkeci, Eminönü ve Bostancı’dan kalkan deniz otobüsleri ile ulaşmanız mümkün.
Burgazada
Heybeliada’nın batısında kalan ve Kınalıada’dan sonraki vapur durağı olan Burgazada İstanbul’un prens adalarının büyüklük bakımından 3. sırada yer alanı. Adanın en popüler yeri geniş bir panoramik manzaraya olanak veren Bayrak Tepesi. Diğer adalar gibi Burgazada da Bizans Dönemi’nde inziva yeri için daha güzel bir yer bulunamayacağından münzevi ve keşişler tarafından tercih edilmiş.
Bayrak Tepesi’nin zirvesine çıktığınızda da burada tarihçesi 9. yüzyıla kadar giden Hristos Manastırı’na ait kalıntılara rastlayacaksınız.
Ada eşsiz konumu ve muhteşem doğasıyla Büyükada kadar olmasa da sanat ve edebiyat dünyasının ünlülerinin tercih ettiği bir yer olmuş. Bunlardan birisi deTürkyazarlarının en ünlülerinden olan Sait FaikAbasıyanık. Yazarın 1954 yılında vefat ettiği konak günümüzde Sait Faik Abasıyanık Müzesi olarak hizmet veriyor. Müzenin karşısındatarihçesi Bizans Dönemi’ne kadar uzandığı söylenen ve adanın en gösterişli yapısı olan Ayios loannis Kilisesi var.
Kınalıada
Kınalıada, İstanbul’dan kalkan vapurların ilk uğrak noktasıdır, insanlar genelde bu küçük adada inmezler istekleri daha çok Büyükada’ya ulaşmaktır. Aslında bu yüzden diğer adalarda bulamayacakları güzellikleri de kaçırırlar. Evet belki diğer adalara göre tarihi binaları daha azdır ya da sevgilinizle seyredeceğiniz manzaraları daha az sunar size. Ama özellikle yazın çok daha kalabalık olan diğer adalara göre kafasını dinlemek isteyenlerin tercih edebileceği bir alternatiftir Kınalıada. Ayrıca plajı da en fazla olan adadır. Bu yüzden birinci tercihiniz güneşlenmek ve denizin tadını çıkarmaksa vapurdan ilk durakta inin ve Kınalıada’yı keşfedin.
Heybeliada
İstanbul’dan gelen vapurların ziyaret ettikleri üçüncü, büyüklük açısından da Büyükada’dan sonra ikinci sırada gelir Heybeliada. Yeşil alanları diğer adalara göre daha çoktur ve yerleşim alanının dışında kalan çoğu yer orman arazisidir. Bu yüzden de daha çok piknik yapmak isteyenlerin tercih ettiği bir yerdir ve turistik alanları da çok fazla yoktur.
En önemli turistik yeri piknikçilerin özellikle yaz aylarında doldurdukları Değirmen Burnu. Diğer adaların çoğunda olduğu gibi burada da bisiklet kiralayarak adayı dolaşmanız ya da faytonlarla bir ada turu yapmanız mümkün. Plajları da diğer adalara göre daha sakin. Tüm adaların en yüksek yerlerinde olduğu gibi buranın en yüksek yerinde de bir manastır mevcut: Aya Triada Manastırı, içini gezmek özel izinle mümkün bu yüzden bu zorlu tepeye çıktıysanız en azından manzaranın keyfini çıkarın.
Büyükada
İstanbul’un adaları içerisinde en çok tercih edileni ve en büyüğü Büyükada’dır. Adanın güzellikleri dahavapurun yanaştığı Büyükada iskelesi’nde başlar. Osmanlı mimarisinin geç devir özelliklerini yansıtan iskele binası, kubbesi, çinilerle kaplı kemerli cephesi ve vitrayları ile türünün en güzel örneklerinden. Vapurdan indikten sonra adanın içlerini keşfe çıkmadan binanın içine bir göz atın. Çünkü denizcilikle ilgili belgeler, maketler, eski fotoğrafların sergilendiği bu yer adeta bir deniz müzesi gibi. Üst katında deniz manzarası eşliğinde çayınızı yudumlamanız da mümkün.
İskeleden çıktıktan sonra yola düz olarak devam ederek adanın ünlü saat kulesinin yer aldığı, ahşap konak ve köşklerin çevrelediği bir meydana varacaksınız. Buradan gitmek istediğiniz yere ulaşmak için faytonlara binmeli ya da bisiklet kiralamalısınız. Çünkü adada motorlu araç bulunmuyor. Büyükada’nın en güzel sokaklarını dolaşmakve genel bir adaturu için fayton ideal. Mimozalar başta olmak üzere her türlü çiçeğin renklendirdiği muhteşem bir doğa içinde yapılan bisiklet turları da çok popüler. Tercih size kalmış.
Doğasından çok adanın tarihi binalarını merak ediyorsanız ana caddeler üzerinde kısa bir gezi yapmanız yeter. Bazıları gazino, bazıları otel olarak düzenlenmiş olan, hemen hepsinde bir çiçek bahçesi bulunan köşkler Büyükada’nın sembolleri. Özellikle Nizam Mahallesi’nde köşklerin en güzel örneklerini görebilirsiniz.
Diğer tarihi binalar ise manastırlarve kiliseler. Bunlardan Hristos Manastırı Büyükada’nın popüler yerlerinden. Manastırın yakınlarında yer alan Büyükada Rum Yetimhanesi dünyanın en büyük ahşap binalarından olan görkemli bir yapı.
Büyükada’nın en çok ziyaret edilen ve en güzel manzaraya sahip yerlerinden bir diğeri ise adanın en yüksek noktasında yer alan Aya Yorgi Kilisesi. Oldukça dik bir tepede yer alan ve ulaşımı zorlu bu kiliseye çıkarken adanın manzarası da giderek güzelleşir. Eski bir inanışa göre buraya çıplak ayakla çıkmayı başaranların dileklerinin kabul edildiğine inanılıyor. Dileklerin yerine gelmesinin bir diğer yolu da yolun kenarındaki ağaçlara renkli bezler bağlamak ya da bir makara ipi yokuşun başına bağlayıp koparmadan tepeye kadar çıkmayı başarmak. Bunlar size inandırıcı gelmeyebilir. Ancak çok sayıda kişinin dileği gerçekleşmiş olmalı ki, Aya Yorgi Kilisesi’nin içindeki camekân teşekkür mahiyetinde hediye edilmiş eşyalarla dolu.
Büyükada ve aşk ise ayrılmaz ikili. Şehrin kalabalığından kaçarak, ÂşıklarTepesi adını da almış olan tepeye el ele çıkan sevgililer adanın en çok görülen manzaralarından. Adanın saymakla bitmeyen güzellikleri insanın ruhunu canlandıran bir özelliğe sahip. Büyük ihtimalle saatlerin nasıl geçtiğini anlamadan akşam olacak. Günübirlik bir ziyaret gerçekleştirdi iseniz Büyükada’daki son saatlerinizi güneşin batışının adada en güzel izlendiği iskelede ya da Dilburnu’ndageçirin. Uzaklarda Heybeliada’nın ve yavaş yavaş ışıkların aydınlatmaya başladığı İstanbul’un görüntüsünün, manzaranın güzelliğini tarifsiz hale getirdiğini ve sizi saatler boyunca esir aldığını göreceksiniz.
Ulaşım: Kadıköy, Bostancı, Kabataş iskelelerinden kalkan deniz otobüsleri ve vapurlarla adaya seferler düzenlenmektedir. Diğer adalar üzerinden geçilebildiği gibi direkt seferler de var. Geceyi Büyükada’da geçirmek istemeyip sadece gezmeye gelenler içinse gece 00.30’a kadar Bostancı vapurları mevcut.
Konaklama: Büyükada’nın tüm güzelliklerini doyasıya çıkartmak istiyor ve adada birkaç gününüzü geçirmek istiyorsanız adanın otele dönüştürülmüş eski köşklerinden birisinde kalabilirsiniz.
Kaynak: İstanbul İl Turizm Müdürlüğü Tanıtım Broşürü