Prens Adaları’nın en büyüğüdür. Baharda erguvanlar, mimozalar ve bahar çiçekleriyle az rastlanır bir manzara oluşur. Aya Yorgi Manastırı’nın bulunduğu tepeden tüm adalar ayaklarınızın altındadır. Sürekli yerleşik nüfusu 7,000 civarında olan Büyükada’da bu sayının yaz aylarında 100,000’i geçtiği tahmin edilir. Çam koruları ve sera çiçekçiliği ile ünlü olan Büyükada’da ilk yerleşme şimdiki Maden bölgesinde Bizanslılar döneminde Karia adıyla kurulmuştu. Daha sonra burası terkedilerek şimdiki yerleşim alanı dolaylarında Prinkipo kuruldu. İmparatoriçe İrene tarafından yaptırılan Kadınlar Manastırı’yla birlikte özellikle kadın sürgünlerin gönderildiği, keşiş ve rahiplerin inzivaya çekildiği bir manastırlar adası oldu. İstanbul’un fethi sırasında en uzun süre direnen adanın Büyükada olduğu söylenir. 1846’da buraya vapurların işlemeye başlamasıyla birlikte ada köşklerle dolarak bir eğlence ve dinlenme merkezi haline geldi. Dönemin standartlarına göre daha Batılı bir yaşam biçimine sahip olan ada balıkçı restoranları, sahil gezintilerindeki zerafet ve şıklık ve şaraplarıyla ün salmıştı. 1908 Meşrutiyetinden sonra da 2. Abdülhamid’in yakın çevresindeki devlet adamları burada mecburi ikamete tabi tutulunca adaya ayrı bir canlılık geldi. Büyükada’yı Cumhuriyet sonrasında çekim merkezi haline getiren bir başka özelliği de ülkenin ilk parlamenterler kuruluşu olan Anadolu Kulübü’nün 1930’larda burada eski İngiliz Yat Kulübü’nün yerine açtığı şube oldu. Böylelikle siyasetçilerin Büyükada’yı mesken tut ma geleneği Cumhuriyet dönemine de taşınmış oldu. Balık lokantaları, fayton gezintileri, denizi ve çamlıkları ile kaçırılmaması gereken bir güzelliktir Büyükada.
Yörük Ali Plajları
Bir yanında Nizam diğer yanında Yörük Ali koylarıyla adanın en güzel plajlarını iki yanına alan bu burun 500 m uzunluğundadır. Yörük Ali adı buradaki eski plajın işletmecisinden gelir: Yorgali. Bu plajlar halen İstanbul’un en temiz plajları arasındadır.
Rum Yetimhanesi
Adanın en güzel yerlerinden İsa Tepesi’nde 1898’de bir Fransız şirketi tarafından otel olarak inşa edilmiş, ruhsat alınamayınca da Eleni Zarifi tarafından satın alınarak büyük bir yetimhane haline getirilmişti. 1915-18 arasında Kuleli Askeri Okulu buraya yerleşti. I. Dünya Savaşında Alman askerlerinin kullandığı binaya, işgal kuvvetleri tarafından bir süre de Rus göçmenleri yerleştirildi. Cumhuriyet döneminde yeniden yetimhaneye dönüştürüldü.
Aya Yorgi Kilise ve Manastırı
Adanın en yüksek tepesinde çeşitli zamanlarda inşa edilmiş yapılardan oluşan manastırın ilk kuruluş tarihinin 10. yy olduğu sanılıyor. IV. Haçlı seferi sırasında korumak için toprağa gömülen ikonalar 17. yy’da bulununca manastır yeniden kurulmuş. Yeni kilise 1909’da yapılmış. Basamaklı bir yoldan ulaşılan eski kilise ise Blakhernai Meryemine adanmış. Burada eskiden iyileşsinler diye manastır papazına teslim edilen akıl hastalarının bağlandıkları demir halkalar hala duruyor. Bunun ilerisinde Aya Haralambos ve Aya Yorgi’ye adanmış iki küçük kilise daha var. Bunlar da 1751’de yapılmış.
İzzet Paşa Köşkü (Ilyasko Köşkü)
I9. yy sonlarında tanınmış Galata bankerlerinden Konstantinos İlyasko tara fından yaptırılan köşk 20. yy başında II. Abdülhamid istibdadının gizli polis şefi Arap İzzet Paşa’ya geçti. 1929-33 yılları arasında mülteci olarak İstanbul’da kalan Leon Troçki sürgün süresinin büyük kısmını bu köşkte geçirerek otobiyografisini burada kaleme almıştı.
Con Paşa Köşkü
1880’de Osmanlı devlet adamlarından İtalyan- Rum asıllı Con Paşa (Trasivolos Yannaros) tarafından mimar Ahileus Politsis’e yaptırılmıştır. Yapıldığı dönemde İstanbul’a egemen olan seçmeci üslubun güzel örneklerinden olan cepheleriyle dikkat çeken köşk, Büyükada’nın en tanınmış konutlarından biridir. Halen yazlık olarak kullanılmaktadır.
Splandit Oteli
Daha önce aynı yerde bulunan Giacomo Oteli’nin yanması üzerine yerine 1911 ‘de Sakızlı Kazım Paşa tarafından Kaludi Laskaris’e yaptırılan otelin girişindeki Yunan kadın heykeli eski otelden kalmadır. Zamanının en lüks otellerinden olan bu yapıda Büyükada’da daha elektrik yokken jeneratörle elektrik sağlanır, ünlü sanatçılar konserler verirdi.
Büyükada Kültür Evi
1878 yılında inşa edilmiş bu Büyükada köşkü Rum ve İtalyan aileler arasında el değiştirerek en son Devlet Hazinesi’nin malı olmuştur. Uzun yıllar bakımsız ve boş kalan binayı 1997’de Hazine 25 yıllığına Türkiye Turing ve Otomobil Kurumuna tahsis etti. 1998’de onarımı bitirilip hizmete açılan yapıda toplantı odaları, kitaplık, yazlık ve kışlık kafeler bulunmaktadır. Pazartesi hariç hergün açık olan mekanda zaman zaman konserler de verilmektedir.
Büyükada İskele Cafe
Büyükada iskelesinin üst katında 2002 yılında Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu tarafından açılan bu kahvehane Çelik Gülersoy’un İstanbul’a kazandırdığı son armağanlardandır. Nisan / Ekim aylarında her gün, kışın ise belirli günlerde açık olan kafenin muhteşem bir manzarası vardır.
harika bir site olmuş gezip görmeden önce bilgi alarak bilinçli bir gezi için detaylar mevcut emeğinize sağlık. ben sık kullananlara ekledim. bu sitenin bana yol gösterici olması sevindirici teşekkürler