İstanbul’un sembollerinden biri Kaşıkçı Elması’dır. Topkapı Sarayı’nda sergilenen bu devasa elmasın hikayesini biliyor musunuz? 88 karatlık bu dev elmas dünyada en bilinen 22 elmastan biri.
Kaşıkçı Elması’nın İstanbul’a nasıl geldiği ile ilgili 2 rivayet var. İlk rivayet 18. yüzyıl tarihçilerinden Raşit’e ait. Raşit günümüz Türkçesi ile şöyle anlatır;
1669 yılında Eğrikapı (Fatih Ayvansaray) çöplüğünde dolaşan bir “baldırıçıplak” adam yuvarlak bir taş bulur. Bulduğu bu taşı bir yaymacı (seyyar) kaşıkçıya 3 tahta kaşık karşılığında satar. Kaşıkçı bu taşı bir kuyumcuya on akçeye satar. Kuyumcu taşı bir arkadaşına gösterir. Kuyumcunun arkadaşı “sus payı” ister. Fakat aralarında kavga çıkar. Kavga Kuyumcubaşıya akseder. Kuyumcubaşı kavga eden iki kuyumcuya birer kese akçe vererek taşı onlardan alır. Kuyumcubaşı her ne kadar işi sessiz bir şekilde halletmeye çalışsada durum dönemin sadrazamı Köprülüzade Fazıl Ahmet Paşa tarafından duyulur. Sadrazam elması satın almaya çalışırken Padişah 4. Mehmet olaya son noktayı koyar. Elmas Saray hazinesine katılır. Padişah Kuyumcubaşı’ya Kapıcıbaşılık (saray kapıcılarının subaylarına verilen rütbe) rütbesi ve bir kese bahşiş verir.
Kaşıkçı Elması’nı 3 ahşap kaşığa satan adamın elinde kaşıkları ve elmasa verdiği isimden başka bir şey kalmaz. Elmasın Eğrikapı çöplüğüne nasıl düştüğü bilinmez…
İkinci hikaye ilgi çekici değil ama şu şekilde…
Efsaneye göre 1774 yılında Pigot adında bir Fransız subayı, bu elması Hindistan’ın Madaras Mihracesi’nden satın alıp Fransa’ya götürür. Bir zaman sonra tekrar satılığa çıkartılan elması Napolyon’un annesi satın alır ve uzun süre göğsünde taşır. Ne var ki, Napolyon sürgüne gönderildiği zaman, oğlunu kurtarabilmek için, annesi de elması mecburen satılığa çıkartır. İşte o sırada, Fransa’da bulunan Tepedelenli Ali Paşa’nın bir adamı, paşa adına 150 bin altın ödeyerek elması satın alır ve paşaya getirir.
2. Mahmud zamanında, Tepedelenli Ali Paşa, devlete karşı ayaklandığı gerekçesiyle öldürülür, paşanın varlıklarına el konulur ve tüm mal varlığı Osmanlı Hazinesine gönderilir. Böylelikle, Napolyon’un annesinden satın alınan “Kaşıkçı Elması” hazineye girmiş olur.