Seyyahların piri Evliya Çelebi seyahatnamesinde içki konusundan bahsedeceği zaman “Allah günahlarımızı affetsin” cümlesi ile başlardı. Biz de öyle yapalım. Allah günahlarımızı affetsin…
İstanbul Eminönü’nde bir ayyaşla bir şeyh yan yana aynı türbede yatıyor. İçenin de içmeyenin de bir gün toprağa düşeceğini söyler gibi…
Eminönü’nde sahildeki otobüs durakları ile İstanbul Ticaret Üniversitesi arasındaki otoparkın içinde bulunan bir türbede Şeyh Abdurraif Şamadani ile meşhur ayyaş Bekri Mustafa yan yana yatıyor. Bu yan yana gelişin hikayesine 4. Murat döneminde yaşayan Bekri Mustafa ile başlayalım.
İçki satışının belli saatlerden sonra yasak olması çok tartışıldı. Fakat 16. Yüzyılda 4. Murat döneminde yaşanan içki ve tütün yasağı şüphesiz şimdiki ile karşılaştırılamayacak kadar ağırdı. İçki içenlerin cezası ölümdü ve meyhaneler yıktırılmıştı. Dönemin padişahı 4. Murat’ın hışmından kurtulan ender kişilerden biri “Bekri” yani ayyaş lakabı ile meşhur Ahmet Ağa’nın oğlu Mustafa’dır. Bekri Mustafa hazırcevaplığı ve sempatisinden midir? bilinmez fakat 4. Murat’ın kelle kopartan yasaklarından paçasını kurtarmıştır.
Bekri Mustafa 1593 yılında Cinci Meydanı ile Küçük Ayasofya Camisinin arasında kalan mahallede dünyaya gelmiş. İyi bir eğitim almış ve hafız olmuş. Yorgancı olan babasının dükkanında çalışan Mustafa 18 yaşına geldiğinde annesini kaybedince içkiye başlamış. Mustafa müptelası olduğu içki yüzünden ayyaş manasına gelen “Bekri” lakabı ile anılır olmuş. Bekri Mustafa’yı şöhrete kavuşturan ise 4. Murat ile tanışması olmuş.
Beyzadeler kaldıramaz
4. Murat içki yasaklarına uyulup uyulmadığını denetlemek için tebdil-i kıyafetle gezmektedir. Veziri ile birlikte bir kayığa biner, bir süre sonra kayıkçının testisinden içki içmekte olduğunu fark eder. Tabii ki kayıkçı Bekri Mustafa’nın ta kendisidir. Padişah kendisi ve arkadaşı için birer yudum içki ister, Bekri Mustafa; “Sizin gibi beyzadeler bunu kaldıramaz” diyerek vermek istemez. Israr üzerine testiyi gönülsüzce verir. Padişah bir yudum içip testiyi vezire uzatır ve sorar: “Padişahtan korkmuyor musun?” Bekri’nin aldırmadığını görünce vezirden testiyi alır ve bir yudum daha içer, sonra: “Ben Padişahım yanımdaki de Vezir” der. Bekri’nin tavrı yine umursamazdır: “Ben demedim mi kaldıramazsın diye.”
Bu tanışmanın ardından 4. Murat yaşananlara güler ve sempatik kayıkçıyı affeder. Padişah Bekri Mustafa’dan tövbe etmesini ister. Bekri padişahı kırmaz ve tövbe eder…
Bekri’nin tövbesi
Padişah, birkaç saat sonra Balıkpazarı’ndaki kaçak meyhaneleri gezerken Bekri’ye rastlar. Bekri, Murat’ı görünce elindeki testiyi arkasına saklar. Murat “uzat elini” deyince boş elini uzatır. “Diğerini uzat” der padişah, Bekri de testiyi diğer eline aktararak uzatır. Bu kez Murat, “ikisini birden uzat” der.
Bekri sıkıntıyla içini çekerek sırtını duvara dayar, testiyi arkasında kıstırır ve ellerini uzatır. Padişah gülerek “şimdi de bana doğru gel” diye buyurur. Bekri dayamaz ve patlar: “Oynama Murat, testiyi kırdıracaksın!”
4. Murat ile Bekri Mustafa hikâyeleri oldukça fazladır. Ama ömür kısa… Bekri Mustafa 41 yaşında hastalanır ve birkaç gün içinde hayatını kaybeder. Vasiyeti üzerine Bekri Mustafa Eminönü Balık Pazarı Meyhaneleri’nin olduğu yere gömülür.
Bekri Mustafa’nın mezarı
Bekri Mustafa’nın hayata gözlerini yummasının üzerinden yıllar geçer. 1980’li yıllarda Bedrettin Dalan’ın belediye başkanı olduğu dönemdir. Eminönü’nde sahil kenarındaki yapılar Haliç’in temizlenmesi projesi kapsamında yıktırılır. Bölgeden bir de yol geçecektir. Yıkım yapan işçiler bir mezar taşına rastlar. Taşın üzerinde “Hüvelbaki Bekri Mustafa Babanın Ruhuna Fatiha” yazmaktadır. Bölgedeki esnaf bu mezarın taşınmasını ister. Alelacele bir yer bulunur. Bekri Mustafa deniz kıyısındaki İstanbul’un fethi sırasında savaşmış olan Şeyh Abdurraif Şamadani’nin sandukasına komşu yapılır… Türbenin üzerine bir mermer levha asılır “Bekri Mustafa Hazretleri”… Yaşantısına inat Bekri Mustafa, “Hazret” olmuştur…
Vesselam…
İstanbul Eminönü’nde bir ayyaşla bir şeyh yan yana aynı türbede yatıyor. İçenin de içmeyenin de bir gün toprağa düşeceğini söyler gibi… İstanbul’un türbe gezen teyzeleri bu türbenin önünde alkolik çocuklarının içkiyi bırakması için ellerini açıp dua ediyor.
Başladığımız gibi bitirelim “Allah günahlarımızı affetsin”…
çok iğneleyici ve saldırgan bir yazı. içen de içmeyen de düşecek elbet mezara da, nasıl düşecek?
“Dünya hayatı, inkar edenler için bezendi. (Onlar), iman edenlerle eğleniyorlar. Halbuki takva sahibi olan o müminler, kıyamet günü onların üstündedir. Allah dilediğine hesapsız rızık verir.” 2:212