Unkapanı Köprüsü ile yeni yapılan Metro Geçiş Köprüsü arasında sıkışıp kalan bir eser Yavuz Er Sinan Camii. Camiyi yaptıran “cesur” askerin hikayesine daha önce yer vermiştim;
İstanbul’u fetheden hükümdar, sur kapılarının önüne geldiği sırada, kapının kendisinin emrettiği şekilde kapalı olduğunu görmüş ve nöbetçi askere içeri girmek için emir vermiş. Karanlık basınca kapıların kesinlikle kapanması emrini alan nöbetçi yeniçeri, kapıyı hiçbir şekilde açmaya yanaşmamış. Sabrı taşmakta olan sultan kızmaya ve yüksek sesle bağırmaya başlamış. Yeniçeri hiç oralı olmamış, çünkü gece olduktan sonra kente kimsenin alınmayacağına dair Fatih Sultan Mehmet’in kesin emri varmış. Fatih bakmış ki bu asker laftan hiç anlamıyor, verdiği emre titizlikle uyuyor, hemen sultan başlığını ve kaftanını giyip “Şimdi tanıdın mı sultanını asker? Ben Padişah Mehmet” diye bağırmış. Asker sapsarı kesilmiş ve bir koşuda kapıyı açmış büyük padişaha…
Bu hikâyenin sonunda Fatih askere, bu inatçı kahramanlığından ötürü, “sen ne yavuz bir ermişsin” demiş diye rivayet olunur. Bugün, Unkapanı’nın bitiminde İstanbul Manifaturacılar Çarşısına dönülürken yol kenarında bulunan ve 1455 yılında yapılan Yavuzer Sinan Camii’nin, işte bu yavuz yeniçeri tarafından yaptırıldığı söylenir.
Yukarıda anlatılan hikayenin sahibinin adını taşıyan caminin 1936 yılında çekilen fotoğrafı ve günümüzdeki hali…
Daha önce yazılan Yavuz Er Sinan Camii yazısına ulaşmak için tıklayın…
Eski fotoğrafla yenisi arasında çok büyük fark var. Acaba hangi hali aslına daha uygun merak ettim doğrusu.
Yeni hali aslına daha uygun…