Karaköy Kemankeş Caddesi üzerindedir. Alışılagelmiş mimarinin çok dışında bir yapıya sahip bir camidir Yeraltı Camii…
Aslında bu yapı Bizans döneminde (İmparator 2. Tiberios 572-582) gemicilerin Haliç’e girişini önlemek için Galata-Sirkeci arasında çekilen zincirin bir ucunun bağlandığı kuledir. Bahsedilen zincir yüzünden fetih sırasında gemileri Haliç’e sokabilmek için karadan götürmek gerekmişti. Zincirlerin bağlandığı Karaköy tarafındaki kulenin hemen altında bir mahzen bulunuyor. Mahzen oldukça basık tavanlı.
“Mahzen nasıl oldu da cami olarak kullanıldı?” sorusunun cevabını almak için 714 yılına kadar dönmemiz gerekli. Yani Mesleme bin Abdulmelik komutasındaki İslam ordularının İstanbul’a fetih için geldiği yıllara. Bu ordunun askerlerinden Hz.Vehb bin Hüseyre, Hz.Amr ibn As ve Hz.Süfyan bin Üveyre İstanbul’da şehit düşmüş ve bu mahzen içine defnedilmiş. Mahzen kapısının açılmasını engellemek için kapıya kurşun döktürülmüş. Şeyh Murad Efendizade Şeyh Mehmet Efendi mahzen içerisindeki türbeleri keşfetmiş, Çorlulu Mustafa Bahir Paşa tarafından mahzen cami haline getirmiş (1752-1756). Minaresi 1. Mahmut tarafından yaptırılmış.
Yeraltı Camii günümüzde “Kurşunlu Mahzen Camii” olarak da anılıyor.
Cami ile ilgili başka bir ilginç not 22 Ocak 1932’de, ilk Türkçe Kuran’ın burada okutulmasıdır.
Bizans döneminde Haliç Zinciri’nin Galata tarafında bağlanan ucunun bağlandığı bu kulenin adı Yunanca Καστέλλιον τών Гαλάτου yani Galata Kalesi idi. Cristoforo Buondelmonti’nin 1422 tarihli İstanbul planında bugünkü Yeraltı Camii’nin olduğu konumda bu kale açıkça görülmektedir.