Tekfur Sarayı Müzesi, Bizans döneminden kalan nadir saray yapılarından biri olarak Türkiye ve dünyaya kapılarını açtı. İmparatorluk Evi Bizans’ın ihtişamlı döneminde imparatorlar tarafından kullanılmıştı. Saray, kim tarafından, ne zaman yapıldığı kesin olarak bilinmese de, Blahernai adlı imparatorluk sarayının bir parçası olarak uzun bir süre varlığını sürdürmüştür.
16. yüzyılda Avrupalılar tarafından Konstantin Sarayı (Palatium Constantini) olarak adlandırılan saray daha sonra Porfirogenetos Sarayı olarak bilinmeye başladı. Çevresine hâkim bir konumda yer alan bina, eski kaynaklarda “Yüksek Bir Saray” olarak da adlandırılmıştır.
Tekfur Sarayı, Bizans saraylarının son ihtişamlı döneminde imparatorlar tarafından kullanılan saraylar arasında yer almaktaydı ve muhtemel bir isyana karşı imparatorların korunması için ideal bir konumda bulunuyordu. Ancak İstanbul’a 57 yıl süren Latin istilasında, Tekfur Sarayı ve çevresindeki diğer imparatorluk yapıları neredeyse tamamı yakılıp yıkıldı. Binaların çatı kaplamasındaki kurşunlar dahi eritilerek Venedikli tüccarlara satıldı.
Tekfur Sarayı eski fotoğrafları
Fetihte alınan ilk imparatorluk binası olan Tekfur Sarayı, İstanbul’un fethinde öncelikli hedefler arasındaydı. Şehre giren müfrezelerin aldığı ilk imparatorluk binası olarak tarihe geçti. Saray, Edirnekapı ve Eğrikapı arasındaki sahada fethin en sıcak muharebelerine şahit oldu. Sonraki dönemlerde onarılarak çeşitli amaçlarla kullanılan saray, Piri Reis’in çiziminde üstünde çatısıyla birlikte resmedildiği 17. yüzyılda tekrar harabeye döndü.
Saray, bazı kısımları fil ahırı ve hayvanat bahçesi olarak kullanıldı. Daha sonraları ise cam ve çini atölyesine dönüşen saray, ürettiği çinileriyle şöhret kazandı. Hatta birçok cami inşaatında “Tekfur Sarayı çinileri” tercih edildi. Kendi adıyla marka değerine ulaşan bu çiniler, Sultan III. Ahmed Çeşmesi, Hekimoğlu Ali Paşa Camii gibi tarihi yapıları süsledi.
Tekfur Sarayı, son restorasyon çalışmaları sonrası 2009 yılında müze olarak ziyarete açıldı. İçerisinde Bizans dönemine ait arkeolojik buluntular, çiniler, Osmanlı dönemi dokuma eserleri, ahşap oyma işleri, cam eserler, gravürler ve el yazması kitaplar sergilenmektedir. Ayrıca sarayın tarihçesi ve mimari yapısı hakkında da bilgi veren panolar bulunmaktadır.
Evliya Çelebi Tekfur Sarayı ile ilgili seyahatnamesinde şunları yazmış;
“Eğrikapı yakınında olan Tekfur Sarayı’nda siyah taştan yapılmış tunçtan bir ifrit resmi vardır. Yılda bir defa ateş saçar. Bu ateşten alıp evinin mutfağına götüren kişi hayatta olduğu sürece bu ateş sönmezmiş.”
Tekfur Sarayı, İstanbul’un tarihinde önemli bir yere sahiptir. Hem Bizans dönemi hem de Osmanlı dönemi boyunca önemli bir yapı olarak kullanılmıştır. Günümüzde ise müze olarak ziyaret edilebilmekte ve İstanbul’un tarihi dokusuna ışık tutmaktadır. Tekfur Sarayı Müzesi pazartesi hariç diğer günler 09.00 – 17.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.