Mısır Çarşısı, İstanbul’un tarihi yarımadasında yer alır ve ziyaretçilerini baharatların ve geleneksel ürünlerin büyülü dünyasına davet eder.
Mısır Çarşısı’nın bulunduğu yerde, geçmişi Doğu Roma dönemine kadar uzanan bir çarşı olduğu bilinmektedir. O zamanlarda çarşının adı Makro Envalos olarak geçerken, günümüzde Mısır Çarşısı olarak anılmaktadır. Çarşı, “L” şeklinde bir yapıya sahiptir ve İstanbul’un ünlü Yeni Cami’sinin batısında konumlanmıştır. 1664 yılında caminin tamamlanmasının ardından, Hassa Başmimar’ı Mustafa Ağa tarafından çarşının bu bölümü de tamamlanmıştır.
Çarşının Mısır Çarşısı olarak adlandırılmasının sebebi, yapımında Kahire’den alınan vergilerin kullanılmasıdır. Bu isim 18. yüzyıldan sonra yaygınlaşmış olup, çarşı daha önce Valide Çarşısı ve Yeni Çarşı isimleriyle de anılmıştır. Çarşının toplam altı kapısı bulunmaktadır. Haseki Kapısı’ndaki bölüm ise iki katlı bir plana sahiptir ve üst katlar zamanında mahkeme olarak kullanılmıştır. Bu mahkeme bölümlerinde, esnafla halk arasındaki ve çarşı esnafının kendi arasındaki sorunlar çözülmeye çalışılırdı.
Çarşıda uzun ve kısa kolların birleştiği alan “dua meydanı” olarak adlandırılmaktadır. Burada, çarşının göz kamaştırıcı alanlarından biri olan ezan köşkü bulunur. Parmaklı bir balkon şeklinde tasarlanan bu bölümde, bir görevli esnafa seslenerek dua eder ve hayırlı işler diler.
Bugün çarşı içinde kuyumcular, aktarlar, baharatçılar ve hediyelik eşya dükkânları gibi birçok farklı dükkân faaliyet göstermektedir.
Mısır Çarşısı ayrıca el işi ürünler ve hediyelik eşyalar konusunda da oldukça zengindir. Çeşitli el yapımı takılar, seramikler, tekstil ürünleri ve Osmanlı motiflerini taşıyan hatıralık eşyalar, ziyaretçilere benzersiz bir alışveriş deneyimi sunar. İstanbul’a özgü hatıralar arayanlar için Mısır Çarşısı, hazine dolu bir mağara gibi görülebilir.
Ancak, Mısır Çarşısı sadece bir alışveriş merkezi değildir, aynı zamanda tarihi ve kültürel bir değere sahiptir. Çarşı, 1691 ve 1940 yıllarında iki büyük yangınla karşı karşıya kalmıştır. Bu yangınlar sonucunda çarşı önemli ölçüde hasar görmüş, ancak 1940 yılında İstanbul Belediyesi tarafından gerçekleştirilen bir restorasyonla tekrar eski ihtişamına kavuşmuştur. Restorasyon sürecinde, çarşının tarihi dokusuna ve mimarisine özen gösterilerek, günümüzde hala ayakta duran o büyüleyici atmosfer korunmuştur.