Sadrazam Hüsrev Paşa tarafından (ö.1855) yaptırılan külliye bünyesinde bulunan tekke, Nakşibendiliğin Halidi koluna bağlı olup, Perşembe günleri ayin icra edildiği, Mecmua-i Tekaya’nın basıldığı 1889’da Murad Efendi adında bir şeyhinin buluduğu, son postnişinin ise Şeyh Mehmed Şefik Efendi (Eryuvası) olduğu tespit edilmektedir.Son şeyhin ailesi halen tekkenin harem bölümünde ikamete devam etmekte, derviş hücrelerinin 1930’da yıktırılarak yerlerine bir boyahanenin yapıldğı, söz konusu yapının da 1976’da kaldırıldığı ve yerinin mezarlığa katıldığı bilinmektedir.
Tekkenin, pilastrlar ile kuşatılmış olan yuvarlak kemerli girişi Boyacı Sokağı’nın doğu yakasındadır.Aynı zamanda türbeye geçit veren bu girişin sağında (kıble tarafında), sokak üzerinde sıralanan ve dikdörtgen açıklıklı pencerelerle aydınlanan üç adet odanın, selamlık birimleri olduğu tahmin edilmektedir.Gerek tekkenin girişi, gerekse de söz konusu odaların duvarları son derecede kalitesiz bir tür küfeki taşı ile örülmüş olduğundan yoğun bir aşınmaya maruz kalmıştır.
Girişi izleyen ve zamanında beşik tonozla örtülü olduğu anlaşılan koridordan türbeye ve türbe-tekke bağlantısını sağlayan sofaya geçilmekte, sofanın kıble tarafında küçük boyutlu, dikdörtgen planlı tevhidhane, bunun üzerinde de harem bölümü bulunmaktadır.Koridorun sağında, kagir tevhidhane- harem binası ile Boyacı Sokağı üzerinde sıralanan mekanlar arasında küçük bir avlu, avlunun güney sınırında da tekkenin mutfak ve kiler bölümleri yer alır.Koridordan avluya geçilen yerde bulunan küçük boyutlu, kitabesiz çeşme bulunmaktadır.