Hekimoğlu Ali Paşa Caddesi, Davudpaşa Medrese Sokağı ve Çeşme Sokağı Çıkmazı arasında kalan adada yer alır.
Davudpaşa Cami”nin kuzeydoğusunda bulunan Davud Paşa Medresesi, külliye içinde bağımsız bir yapıdır. Çevresi ev ve dükkanlarla sarılıdır.
890 (1485) yılında inşa edilmiş olup, klasik Osmanlı mimarisinin özelliklerini taşımaktadır.
1058 (1648) yılındaki depremden sonra iki odası yeniden yapılan medresenin, büyük ölçüde zarar görmüş olduğu anlaşılmaktadır (Kütükoğlu, 2000). 1180 (1766) depreminden sonra ise Hassa başmimarı Tahir Ağa nezaretinde onarım gördüğü bilinmektedir
Davudpaşa Medresesinin 19.yy’da 1262 (1846) yılından itibaren geçirdiği bazı onarımlar tespit edilmiştir. 1846’daki onarım için yapılan keşif maliyetinin bütçenin oldukça üzerinde olmasından dolayı, yalnızca acil tamiratların yapıldığı kaydedilmiştir. 1283 (1866) yılındaki onarım ise Küçük Yorgi Kalfa’ya ihale edilmiştir. 1869 yılında medresenin su yolları tamir edilmiş, 1870’de dersaneye hasır döşenmiştir. 1288 (1871) yılında da onarım gördüğü bilinen medresenin, 1893 yılında kurşunlarının yenilenmesine gerek duyulmuştur.
1894 depremi Davud Paşa Külliyesi yapılarında ciddi boyutlarda hasara neden olmuştur.1897 yılında medrese ile birlikte cami ve türbede büyük çapta onarım yapıldığı tespit edilmiştir. Bu onarımın ilk keşfin ardından Fenerli Dimitri Kalfa’ya ihale olunduğu, ancak sonrasında Evkaf ve müteahhit tarafından yapılması emri çıktığı kaydedilmiştir.
1902 yılındaki onarımda, medrese ile birlikte caminin kurşunları da yenilenmiştir. Ancak medresedeki onarımın boyutları caminin dört katı kadardır. 1319’da Yanko Kalfa tarafından gerçekleştirilen tamirat çok daha küçük çapta olup, 1320 yazında tamamlanmıştır. 1327’de ise şadırvan restore edilmiştir.
Davud Paşa Medresesi’nin 1914 yılında hazırlanan raporda dârülhilâfe bünyesine alınması uygun görülürken onarıma gerek duyulduğu da belirtilmiş ve medrese, kadro dışı bırakılmıştır. 1918’deki yangından sonra, diğer bazı medreseler gibi, felakete uğrayanlara tahsis edilmiştir.
1792’de sayımın yapıldığı sırada, “3’ü sılada, biri izinli olarak taşrada bulunan 15 kişinin” yaşadığı; 1869’da ise “2 mezun ile 23 talebenin bulunduğu ve “medrese odalarının birer kişilik olduğu, ancak 16 kişinin yaşamasına müsaid bulunduğu” 1914 tarihli teftiş heyeti raporunda belirtilmiştir.
1931-32 kışında kubbesi çöken medresede, 1967’de çok acil olan küçük bir onarım düşünülmüşse de, ihale yapılamamıştır.
Kapısında “Fatih Belediyesi ve Tüditev İşbirliği ile Diyabet Tedavi ve Eğitim Merkezi olarak hizmete açılacaktır” ifadeli bir tabela olsa da, medrese 1967’den bu yana onarım görmemiştir.
U şemail ve simetrik planlı medresenin, güney, kuzey ve doğu yönlerinde revaklar ve revakların gerisinde kubbe ile örtülü hücreler yer almaktadır. Dersane, giriş aksının doğrultusunda hücrelerin arasında bulunur. Avlu, kareye yakın dikdörtgen planlıdır. Zemin döşemesi topraktır. Ancak, avlunun orta aksında mermer döşeme parçaları görülmektedir. Revak döşeme kaplaması da mermerdir. Medrese avlusunu üç yönden çevreleyen revaklar kare planlıdır. Yalnızca kuzey bölümdeki revaklar günümüze kadar ulaşmıştır. Bunları taşıyan mermer sütunların ise sadece onbir adedi mevcuttur.
Medresede dersane odasından başka onaltı oda bulunmaktadır. Kare planlı olan odalar, kubbe ile örtülüdür. Alt sırada iki, üst sırada birer adet pencereleri ile nişleri bulunmaktadır.
1914 yılında yapılan tespitlerde medresenin onaltı oda ile çamaşırhane, gusulhane, abdesthane, dersane, şadırvan ve iki kuyusunun bulunduğu, yapının “heyet-i mecmuasıyla muhtac-ı tamir” olduğu belirtilmiştir.
Ekrem Hakkı Ayverdi, 1971 yılında yaptığı tespitlere göre medresenin en solunda da helaların olduğunu ileri sürmüştür.
Davud Paşa Medresesi’nin düşey taşıyıcıları duvar ve sütunlardır. Strüktür, bu sürekli ve tek taşıyıcılar ile bunlara mesnetlenen kubbelerden oluşmaktadır.
Tüm hücre ve revakların üstü kubbe ile örtülüdür. Hücrelerin her duvarında birer kubbe kemeri mevcuttur. Kemerlerin köşelerdeki kesişme noktalarından kubbeye geçiş küresel üçgenlerle başlamaktadır.
Revakların strüktürünü avlu yönünde tek taşıyıcılar ve diğer yönde sürekli taşıyıcılar ile onlara oturan kemerler ve kubbeler oluşturmaktadır. Revak örtüsünü taşıyan sütunlar daire kesitli olup, tabandan sütun başlığına doğru incelmektedir.
Duvarlar moloz ve kesme taşla örülmüştür. Pencere ve kapı kemerleri, revakların tümü, geçiş elemanı olan küresel üçgenler ve kubbeler ise tuğla ile örülmüştür. Dersane giriş ve revak bölümünde yer yer kalan döşeme kaplamaları görülmektedir. Sütunlar ve sütun başlıkları mermerdir. Sütun başlıklarından bazıları, erken Bizans dönemi parçalarıdır. Osmanlı başlıkları baklavalı tiptedir.
[mappress]