Balkapanı Han, 16. yüzyılda bir Roma hanı üzerine inşa edilmiş olup İstanbul’un en eski hanlarından biridir.
Balkapanı Hanı’nın ilginç yanlarından biri, binanın alt katlarının Roma dönemine ait olmasıdır. Üst katlar ise Osmanlı döneminde 16. yüzyılda eklenmiştir. Maalesef, hanın kitabesi olmadığı için mimarı, banisi ve yapım tarihi hakkında kesin bilgilere sahip değiliz.
Balkapanı Hanı, yamuk bir arsaya uygun olarak inşa edilmiştir. Yapının merkezinde dikdörtgen bir avlu bulunmaktadır. Bu avlu, hanın etrafını saran sokaklarla çevrilidir. Hanın genel ebatları ise 87 x 52 metreye ulaşmaktadır. Avlunun kendisi ise 32 x 42 metrelik bir alana sahiptir. Avlunun etrafını ise revaklı bir kısım sarmaktadır.
Hanın adı olan “Balkapanı”, Osmanlı dönemindeki ticaret ve depolama kültüründen kaynaklanmaktadır. Döneminde şekerin henüz bilinmediği Osmanlı İmparatorluğu’nda, bal tatlandırıcı olarak kullanılırdı. Gıda maddelerinin ticaretinin yapıldığı ve depolandığı yerlere ise “Kapan” denirdi. Balkapanı Hanı da bal depolanan ve satılan bir han olarak önemli bir yere sahipti. Diğer örneklerde olduğu gibi, unların depolandığı yere “Unkapanı”, yağların depolandığı yere “Yağkapanı” denilmekteydi.
Balkapanı Hanı’nın tarihi kayıtlarında ise Fatih Sultan Mehmet döneminde buranın gelirlerinin Ayasofya Camisi’ne bağlandığına dair önemli bir belgeye rastlanmaktadır. Bu da hanın Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki önemini ve toplumsal yaşamdaki rolünü göstermektedir.
Hanı ziyaret ettiğinizde son dönemde sosyal medyada popüler olan Öz Develi Pidecisi’ne uğrayabilirsiniz. Şehrin en kalabalık noktalarından birinde soluklanacak bir yere ihtiyaç duyarsanız yakındaki Sevil Çay Ocağı’na gidebilirsiniz.