Bugünkü Beyazıt Yangın Kulesi, Sultan II. Mahmud’un emriyle 1828 yılında Serasker Hüseyin Paşa tarafından yaptırılmıştır. Amacı, İstanbul’daki yangınların tespiti ve müdahalesi için önemli bir gözetleme noktası olmaktı. Bu kule yerinde, Roma döneminde “Tetratsiyon” adıyla yangınları gözetlemek için yapılmış bir kule bulunmaktaydı. Osmanlı döneminde ise ilk yapılan kule, Mimar Kirkor Balyan tarafından 1749 yılında ahşap olarak inşa edilmiş, ancak 1774 yılındaki Büyük Cibali yangınında yok olmuştu. 1826 yılında Sultan II. Mahmud tarafından yeniden ahşap olarak inşa edilen kule, daha sonrasında Yeniçeri Ocağı’nın dağıtılmasıyla ihtiyaç kalmadığı gerekçesiyle yıkılmıştır.
1828 yılında yapılan son kule, 85 metre yüksekliğinde ve kâgir malzemeden inşa edilmiştir. Geniş saçaklı ahşap bir külahla örtülmüş ve 1849 yılında günümüzdeki biçimini almıştır. Sekizgen planlı ve yuvarlak pencereli üç kat daha eklenmiştir. Böylece kule, toplam 4 kattan oluşan bir yapı haline gelmiştir. Bu ilavelerle beraber kule, 118 metreye ulaşmıştır. 1889 yılında ise kuleye demirden yapılmış bir gönder eklenmiştir.
Eski zamanlarda yangınların yerini bildiren sepetlerle, bayraklarla ve fenerlerle haberleşme yöntemi kullanılırdı. Beyazıt Yangın Kulesi, Galata Kulesi’ne asılan bayraklar ve geceleri yakılan fenerlerle yangınları tespit eder ve İcadiye Kulesi aracılığıyla İstanbul’un diğer bölgelerine duyururdu. Cumhuriyet döneminde de kule, yangınların yanı sıra hava durumu ve yol durumu gibi bilgileri de İstanbul’a duyurmak için kullanıldı. Ancak 1995 yılına kadar kuledeki ışıklarla hava durumu bildirimi yapılmıştır.
1999 yılında tamamlanan restorasyon çalışmalarının ardından Beyazıt Kulesi, eskiden olduğu gibi yangın gözetleme, meteoroloji ve yol durumu bildirimi amacıyla kullanılmaktadır. İstanbul’un sembolik yapılarından biri olan Beyazıt Kulesi, tarihi önemini günümüze taşımayı sürdürmektedir.