Sultanbeyli Belediyesi tarafından yayınlanan “Sultanbeyli Tarihi” kitabı Sultanbeyli’nin geçmişine ışık tutuyor. Kitap, 4 Eylül’de Sultanbeyli Kültür Merkezi’nde yapılacak toplantıda basın mensuplarının katılımıyla kamuoyuna tanıtılacak.

Sultanbeyli Belediyesi tarafından yayınlanan “Sultanbeyli Tarihi” kitabı, tarihte İstanbul açısından kritik öneme sahip Aydos kalesinden günümüze kadar ilçenin tarihini belgeler ışığında gün yüzüne çıkarıyor.

Kitap; Prof. Dr. Vahdettin Engin, Doç. Dr. Erhan Afyoncu, Doç. Dr. Cemalettin Şahin ve araştırmacı Mehmet Mazak tarafından kaleme alındı. Editörlüğünü ise Coşkun Yılmaz yaptı.

SULTANBEYLİ TARİHİ

Sultanbeyli sınırları içinde yer alan ve yine belediye tarafından restorasyonu yapılan Bizans döneminde 11. Yüzyılda inşa edilen Aydos kalesi İstanbul’u fethetmek için yapılan seferlerde stratejik bir konumdaydı.

Sultanbeyli tarihi Aydos kenti ve kalesiyle ortaçağda kavimler yolu üzerinde önemli bir ara istasyon görevi görüyordu. İstanbul’un fethi ve İstanbul’dan Anadolu’ya yapılan seferlerde kale önemli bir işlevi yerine getiriyordu.

Osmanlı hakimiyetine geçtiğinde de Sultanbeyli, İstanbul-Bağdat ticaret yolu üzerinde olması nedeniyle önemini muhafaza etmiştir.

Aydos Kalesi’nin fethi İstanbul’un fethine giden süreçte en kritik ve önemli zaferlerden biridir. Bu fetih, Kocaeli Yarımadası’nın fethinin tamamlanmasını sağlamış ve bu sayede Üsküdar Osmanlı hâkimiyetine girmiştir.

Sultanbeyli ilçesine adını da veren Sultanbeyli çiftliği Sultan Abdülmecid döneminde padişahın kızı Cemile Sultan ile evlenerek Saray’a damat olan Mahmud Celaleddin Paşa’ya geçmiş, ancak paşanın ikbal yıldızı II. Abdülhamid döneminde sönünce çiftlik de mirasçıları tarafından taksim edilmiştir. Çiftlik, 1890-1891’de dönemin önde gelen paşalarından en uzun süre Bahriye Nazırlığı yapan Hasan Hüsnü Paşa tarafından satın alındı. Ancak paşanın 1903’te vefatı üzerine tekrar el değiştirdi.

1911 yılına gelindiğinde Sultanbeyli Çiftliği’nin yeni ve bambaşka sakinleri vardı. Çiftlik, Yahudi Kolonizasyon Birliği Başkanı olan Belçika uyruklu Frans Filipson’un mülkiyetine geçti. Zamanla burada bir Yahudi yerleşimi oluşsa da,1920’lerin başlarına gelindiğinde çiftlikte artık Yahudiler ikamet etmez olmuştu. Bunun yerine çiftlik kiraya verildi. Çiftlik daha çok Müslüman çiftçiler tarafından kiralandı ve burada yeniden bir Müslüman yerleşimi oluşmaya başladı. 1940’lara gelindiğinde ise bölge tamamen Müslümanların meskûn olduğu bir mahal hâline geldi. 1957’de köy hâline geldikten sonra buraya Anadolu’nun muhtelif bölgelerinden insanlar göç etmeye başladı. Sultanbeyli, 1987’de belediye oldu ve göçler bundan sonra hızla arttı.

Türkiye’nin hızla kabuk değiştirdiği, şehirlere büyük bir göç akınının olduğu 1990’ların başında bu değişim ve dönüşümden en fazla etkilenen yerlerden biri de Sultanbeyli oldu. Bu hızlı büyümenin bir sonucu olarak da Sultanbeyli, 1992’de ilçe hâline getirildi.