1nciBolge 16 günde İstanbul’u turist gibi dolaştıracak program ve bu programın detayları yazı dizisi olarak yayınlayacağız. İlk gün “Tarihi Yarımada’nın Ucu” başlığını taşıyor.

Tarihi Yarımada’nın Ucu

İstanbul’un tarihi Sarayburnu ile başlar. MÖ 7. yy’da bölgeye gelip yerleşen Megaralılardan bu yana pek çok kavim bu bölgeye yerleşir. MS 330’da Konstantinopolis adıyla Roma İmparatorluğu’nun ikinci başkenti ilan edilen şehir Doğu Roma İmparatorluğu’nun da merkezi olur. Bölge 12. yy’da yıkılan Mangana Sarayı, kentin en büyük kiliseleri, hamamları, sarnıçları, sütunları, Hipodrom’u ve heykelli gezinti yolları ile canlı bir yaşam merkezi haline gelir. 1453’te Osmanlılar İstanbul’u alınca Fatih Sultan Mehmet ülkenin yönetim merkezi olan Topkapı Sarayı’nı Byzantion Akropolü’nün bulunduğu bu tepe üzerine kurar.

Bölge, imparatorlukların yüzyıllardır ihtişamlarını sergiledikleri gösteri alanı olarak şehrin ana eğlence merkezinin olduğu Hipodrom’uyla, dini büyüklüğün sembolü kilise ve camileriyle, yönetim merkezi olan saraylarıyla, ticaretin kalbi olan çarşılarıyla, su mimarisinin en güzel örneklerinden olan sarnıçları, hamamları ve çeşmeleriyle en büyük anıtsal yapıların bir arada görülebileceği bir kent müzedir.

· Topkapı Sarayı: 1461–1478 tarihleri arasında Fatih Sultan Mehmed tarafından yaptırılan saray 400 yıl boyunca Osmanlı Sultanlarının özel konutu ve ülkenin yönetim merkezi olmuştur. Topkapı Sarayı belirli bir plana göre bir kerede inşa edilmiş ve bitirilmiş bir yapı değildir. Canlı bir organizma gibi sürekli büyüyüp değişerek yaklaşık 700.000 m2’lik bir alana yayılmıştır. Sarayın ana giriş kapısı Sultanahmet Meydanı’na açılan Bab-ı Hümayun’dur. Buradan Sarayın dış hizmet binalarının yer aldığı en geniş avlusu olan Alay Meydanı’na geçilir. Buradaki yapılardan günümüze Aya İrini Kilisesi ile Darphane Binası kalmıştır. Sarayın ikinci avlusu Divan Meydanı olarak bilinen ön avludur. Devlet törenlerinin yapıldığı avluya Babüsselam adını alan kapıdan girilir. Padişahın özel yaşamına ayrılmış olan üçüncü avluda Harem kadınlar kısmını, Enderun ise Sultanın yakın hizmetinde çeşitli görevler alan ve memlekete hizmet için eğitilen erkekler kısmını oluşturur. 1924 yılında Atatürk’ün emriyle müzeye dönüştürülen ve adeta kent içinde bir kent olan yapı, gerek saray olma özelliği, gerekse sergilenen eşyalarıyla muhteşem bir müzedir. İkinci avluda sergilenen Osmanlı taş yazıtları, saray arabaları, silahları, saray arşivi, Osmanlı gümüşleri, Avrupa kristalleri, bakır mutfak takımları, Çin ve Japon porselenleri, İstanbul cam ve porselenleri; üçüncü avluda yer alan işlemeler, kütüphane, mukaddes emanetler, saray saatleri, yazı, kitap ve Padişah portreleri, Padişah elbiseleri ve hazine mutlaka görülmesi gereken yer ve eserlerdir.

 

Harem: Sultanın aile yaşamını sürdürdüğü yer olan Harem üç ayrı bölümden oluşur. Sultanlara, Valide Sultanlara, Veliaht Şehzadeye, Sultanın Gözdelerine ayrılan bölümün yanında bir iç avlu çevresine toplanmış Cariyeler bölümü ile son olarak da Haremin dış korumasından sorumlu Karaağaların yaşadığı dışarıya cephesi olmayan bölüm yer almaktadır.

 

Ziyaret: Salı günleri hariç 09.00 – 17.00

· Aya İrini: Ayasofya öncesinde Patrikhane Kilisesi görevini üstlenen Aya İrini Ayasofya yapıldıktan sonra da ikinci büyük kilise olarak kalmıştır. 4. yy’da I. Konstantin tarafından yenilenen kilise Aya İrini’ye yani ilahi barışa ithaf edilmiştir. İstanbul’da atriumu ayakta kalmış tek Bizans kilisesi olan Aya İrini bazilikal plandan kapalı Yunan haçı’na mimari geçişin önemli bir örneğidir. Bugün müze olarak kullanılan yapı aynı zamanda olağanüstü akustiği ve büyüleyici atmosferiyle dünyaca ünlü sanatçıların konserlerine ev sahipliği yapmaktadır.

· Arkeoloji Müzeleri: İçerisinde üç müze ve çeşitli atölyeler barındıran İstanbul Arkeoloji Müzeleri bünyesinde bir milyonu aşkın eseri bulundurmaktadır. Koleksiyonunda Balkanlar’dan Afrika’ya, Anadolu ve Mezopotamya’dan Arap Yarımadası’na kadar bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde bulunan bölgelerden gelen çok değişik kültüre ait zengin ve önemli eserler bulunmaktadır. 1891 yılında Osman Hamdi Bey tarafından İtalyan Mimar Vallaury’ye yaptırılan bina müze olarak inşa edilmiş ilk Türk binası olma özelliğine sahiptir ve Dünyada bu anlamda var olan 8–10 müze arasında yer almaktadır. Sergilenmekte olan en önemli eserleri arasında İskender Lahdi, Ağlayan Kadınlar Lahdi, Satrap Lahdi gibi lahitlerin aynı sıra, Arkaik Dönem’den Roma Dönemi sonuna kadar heykel örnekleri; Kyme, Milet ve Ilgın’da bulunmuş ana tanrıça Kybele’ya adanan adak siteleri, Halikarnasus Mauseleum’a ait adak kabartmaları, Bergama Zeus Tapınağı’ndan heykel parçaları, İskender Başı gibi Afrodisias, Efesos ve Milet’te bulunan heykellerden örnekler bulunmaktadır.

 

Eski Şark Eserleri Müzesi: Eski Ön Asya uygarlıkları alanındaki en önemli Dünya müzelerinden biri olan müze 1883 yılında Osman Hamdi Bey tarafından ülkemizdeki ilk Güzel Sanatlar Akademisi olarak yaptırılmıştır. İçerisinde eski Mezopotamya, Mısır, Anadolu ve Yunan çağları öncesi ve Arap Yarımadası’nın İslamiyet öncesi kültürlerine ait eserler mevcuttur. Kadeş Antlaşması ve Zincirli Heykeli gibi sergilenen önemli eserler arasında 80.000 tabletten oluşan Dünyanın ikinci büyük çivi yazılı belgeler arşivi de yer almaktadır.

İstanbul Arkeoloji Müzeleri arasında Osmanlı sivil mimarlık örneklerinin en eski ve görkemli olanlarından Çinili Köşk Müzesi’nin yanı sıra ek binada da müze koleksiyonları esas alınarak oluşturulmuş “Çağlar Boyu Anadolu ve Troya”, “Anadolu’nun Çevre Kültürleri Suriye, Filistin, Kıbrıs”, “Çağlar Boyu İstanbul”, “İstanbul Çevre Kültürleri Trakya, Bithinia ve Bizans”, “Antik Çağ Anadolu Mimarlığı” ve “Çocuk Müzesi” konularında modern ve eğitici sergileme alanları bulunmaktadır.

· Babıâli: Uzun yıllar Osmanlı İmparatorluğu’nun yönetim merkezi olan bölge Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte basının, kitabevlerinin toplandığı düşünce ve yazın merkezi olarak işlevini sürdürmüştür. Günümüzde müzeleri ve hediyelik eşyalarıyla İstanbul’un en canlı turizm bölgelerinden biridir.

· Cağaloğlu Hamamı: Klasik Türk Hamam özelliğindeki İstanbul’un en büyük çifte hamamlarından biridir. 18. yy’da I. Mahmud tarafından yaptırılan hamamda kadın ve erkekler için ayrı bölümler bulunmaktadır. Yekpare mermerden fıkiyeli havuzu ve içi görülmeye değerdir.

 

Ziyaret: Kadın bölümü her gün 08.00–20.00 erkek bölümü 08.00 – 22.00 arası açıktır.