Kadıköy ve Üsküdar gibi iki büyük yerleşim merkezi arasında sıkışmış, üzerinde konut olarak fazlaca bir yerleşim bulunmayan, buna karşılık Haydarpaşa Garı, eski Haydarpaşa Lisesi, Selimiye Kışlası gibi oldukça büyük kamu binalarını barındıran bu yörenin adının nereden geldiği de tartışmalıdır. Adını, bir söylentiye göre 1533’te sadrazamlığa kadar yükselen Hadım Haydar Paşa’nın burada bir bağı bulunmasından, bir başkasına göre ise 3. Selim’in vezirlerinden biri olan Haydar Paşa’nın burada yaptırdığı kışladan almıştır. Ermeni tarihçi Eremya Çelebi’ye göre Bizans döneminde burada patriklerin toplandığı bir saray bulunuyordu. Ancak bu sarayın izine rastlanamadığı gibi, 19. yy’a kadar Haydarpaşa bağlık bahçelik bir bölge olarak kalmıştı. Bölgenin tam ortasındaki Haydarpaşa Çayırı da ordunun Anadolu’da sefere çıkarken toplanma yeriydi. 1873’te İstanbul- İzmit demiryolu hizmete girerken inşa edilen Haydarpaşa Garı ile bölgenin çevresindeki depolar ve 1899’da buna eklenen büyük limanla bölgenin bugüne kadar devam edecek karakteristiği oluşmuştur. Bugün Haydarpaşa, limanı, tren garı, yakınındaki Harem araba vapuru iskelesi ve buradan başlayıp Türkiye’yi boydan boya geçen E-5 karayolu ile İstanbul’un Anadolu’ya açılan kapısını oluşturur.
Haydarpaşa Garı
Alman imparatoru 2. Wilhelm’in 2. Abdülhamid’i ziyaret amacıyla 1898’de İstanbul’a gelmesinden sonra artan Alman- Osmanlı ilişkileri siyasi ve askeri konuların dışına, ekonomi ve sanayi alanlarına da yayılmıştı. Demiryolu taşımacılığı Sultan Abdülaziz döneminde önce İngilizlere daha sonra Almanlara bırakılmıştı. Haydarpaşa’dan başlayıp İzmit’e bağlanan 91 km’lik demiryolu 1873’de yapılmıştı. Anadolu-Bağdat Demiryolları Şirketi bütün bu hatları geliştirmiş ve Alman mimarlara birbirine benzeyen istasyon binaları yaptırmıştır. Bu binalardan en görkemlisi Haydarpaşa Garı’dır. Yetersiz kalan küçük eski bina yerine 1906’de inşaatına başlanan gar binası 1908’de hizmete girmiştir. Mimarları Otto Ritter ve Helmuth Cuno’dur. 1917’de bir patlama sonucunda bina büyük zarar görmüş, 1979’daki tanker kazasında da binanın camları kırılmıştır. Dış cephesi geçen senelerde tekrar onarılan Haydarpaşa Garı kente gelişlerin ağırlık noktası olmaktan çıkmasına rağmen günde 110,000 yolcunun taşındığı, 744 kişinin görev yaptığı önemli bir merkezdir.
İskele Binası
Mimar Vedat Tek tarafından Seyr-i Sefain İdaresi (şimdiki Denizcilik İşletmeleri) adına 1915-1917 yılları arasında yapılmıştır. Haydarpaşa garından çıkan yolcuların kullandıkları iskelenin dış cephesinde çini süslemeler ve eski harflerle Haydarpaşa yazısı görülür.
Selimiye Kışlası
İlk tasarımı Lale Devri’nde yapılan ancak Patrona Halil isyanı yüzünden askıya alınan kışlanın, 1800’de ahşap olarak yapımına başlandı. Ancak bu defa da Kabakçı Mustafa isyanı yüzünden inşaat durdu. Tamamlanan kışla 1812’deki Yeniçeri İsyanı sırasında ise tamamen yakıldı. Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasından sonra kurulan Nizamı Cedid askeri için 2. Mahmud’un emriyle 1825-27’de tamamen kargir olarak inşa edildi. Abdülmecid döneminde yenilemeler ve eklerle inşaat devam etti. Her üç sultan döneminde de binanın mimarı olarak Krikor Balyan’ın adı verilmektedir. Cumhuriyet döneminde bir süre boş kalan kışla ortaokul olarak kullanıldı. 1963’te geniş çaplı bir onarımdan geçirilerek İstanbul’daki 1. Ordu Komutanlığı merkez binası olarak kullanılmaya başlandı.
Florence Nightingale Müzesi
Kırım Savaşı nedeniyle bir süre hastane olarak kullanılmış olan Selimiye Kışlası’nın kuzeybatı köşesindeki kulenin bir bölümü müze olarak kullanılmaktadır. 1954’te 1. Ordu Komutanlığı’na bağlı olarak kurulan müzede savaş sırasında görev yapan İngiliz Hemşire Florence Nightingale’in özel eşyaları sergilenmektedir. Cumartesi günleri açık olan müzenin 1. Ordu Komutanlığı’nın içinde oluşu nedeniyle diğer müzelerden farklı bir statüsü vardır.
Tıp Fakültesi
1894’te Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane adıyla Askeri Tıbbiye için yapılan okul, Tıbbiye 1933’te İstanbul Üniversitesi’ne taşınınca Haydarpaşa Erkek Lisesi adıyla öğretimi sürdürdü. İlk açıldığında 1048 öğrencisi olan okul 1980’e kadar yatılı öğrenci de kabul etti. 1983’te bina Marmara Üniversitesi’ne verilince Haydarpaşa Lisesi binadan taşındı.
Zeynep Kamil Hastanesi
İlk kez 1860’da temelleri atılan hastanenin kurucuları Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın kızı Zeynep Hanım ile eşi Sadrazam Yusuf Kamil Paşa dır. 1898 de yeniden yapılan hastane 1933 yılında İstanbul Belediyesi’ne geçerek doğumevi haline gelmiştir.
Selimiye Camii
3. Selim’in adını (Selim-i Salis) taşıyan cami 1804- 1805’te yapıldı. Yapı biter bitmez minareler kalın bulunduğundan taşları yontularak minareler inceltildi. 1823’teki bir lodos fırtınasında minarelerden biri tamamen, diğeri de kısmen yıkılınca, minareler yenilendi. Dört bir yanında girişi olan geniş bir avlu ortasındaki cami yanındaki okul, muvakkithane, çeşme ve sebille birlikte yapılmıştı.