Sarıyer isminin nereden geldiği rivayetleri değişiktir. Bir rivayete göre Sultanın aşık olduğu sarı saçlı bir hanım (yar) dan kaynaklanan “Sarıyar”dır. Başka bir rivayete göre, bu bölgede bulunanlarin sarı ve kızıl renkte gorunmelerinden, bir rivayete göre de burada yatan “Sarıbaba” isimili ermişten aldıgıdır. Antik çağda semtin ismi “Simas” tır.
Bizans döneminde Sarıyer boş tepelerden ibaretti. İstanbul’un fethinden sonra burada bir köy kurulmuş, 16.yy.’dan itibaren aristokratik bir yerleşme alanı hâlini almıştır. 17.yy’da da yeni bir semt olarak kendini göstermiştir. Semtteki Türkler, bağ-bahçe işIeri ile uğraşırken, Rumlar ise balıkçılık ve meyhanecilik ile uğraşmışlar.
Mesire yerleri ve şifalı sularıyla meşhur olan Sarıyer’de 17. yy.’da Sultan 2. Mahmut Devri’nde Sadrazam Ali Efendi tarafından Ali Kethüda Camii yaptırılmıştı. Ayrıca Sultan Mehmet Reşat zamanında yapılan Ortaçağ şato mimarisini andıran bir karakol yaptırmıştı.
Bostancıbaşı defterine göre 19.yy.’da on iki hane, bir han, dokuz kayıkhane, iki köşk bulunuyordu.
Ya kardeşim eline sağlık da sarı altın yer diye biliyorum ben kökenini bilgi eksik değil mi…
hiçte eksik felan yokk
Sarıyerin antik çağdaki adı Simas (Yunanca Σιμάς ‘iç bükey’) olmakla birlikte bölgede bulunan bakır madeninden dolayı Osmanlı döneminde Türkçe altın yar ve sarı yar olarak da adlandırılmıştır. Zamanla sarı yar kelimesi Sarıyer’e dönüşmüş olup , Türkçe yar kelimesi ‘sevgili’ anlamında değil deniz kıyısında dik duran kaya anlamındadır.