“Osmanlı Devleti’nin eğitim ve öğretim sisteminin en önemli unsuru, medreseler ve bu kurumların bir alt kademesini teşkil eden mekteplerdir.”
“Camilerde başlayan eğitim ve öğretim faaliyetleri, cami dışı müesseseler kurulduktan sonra da devam ettiği gibi, küçük çocukların cami ve mescitleri temiz tutamayacakları düşüncesiyle daha çok mabedlerin dışında yürütülmüştür.”
“Sıbyan mektepleri ve medreseler Osmanlı Devleti’ne has kurumlar değildir. Birçok kurumla birlikte Anadolu Selçuk kültüründen devir alınmıştır.”Günümüze ulaşmış bir okul altyapısı yoktur. Konya Şemseddin Ebu Said Altun Aba Medresesi, Sırçalı Medrese, Sivas Gök Medrese günümüze ulaşan Selçuk Medreselerinden bazılarıdır. Osmanlı Devleti’nde eğitim devletin vermekle yükümlü olduğu bir hizmet değildir. Osmanlı eğitim yapıları vakıf sistemi ile yapılmış ve varlıklarını sürdürmüşlerdir. Bu kurumlarda, öğrenciler parasız eğitim görmüş, yapım vakfiyesinde belirtilen şekilde yardım almışlardır.
1. Sıbyan Mektepleri
Mekteb, ‘ okuma yazma öğrenilen yer’ demektir. Sıbyan mektepleri, Osmanlı döneminde özellikle küçük yaştaki, yetim kız ve erkek çocuklarının öğrenim gördükleri vakıf kurumlarıdır.
“Sıbyan Mekteplerinde okuma yazma, din bilgileri ve Kur’an ezbere öğretilirdi.” Sıbyan mektepleri medreselerin alt kademesini oluştururlar, mektepten mezun olan öğrenciler medreselerde eğitimlerini sürdürebilirlerdi.
Sıbyan Mektepleri, Osmanlı sultanları ve aile mensupları ile vezirler, paşalar, şeyhülislamlar gibi toplumun ileri gelenleri ve halk tarafından yaptırılmışlardır. İmparatorluğun merkezi olan İstanbul’daki sıbyan mekteplerinin sayıları üzerine tam bir kaynak yoktur. 1919 yılında Muallim Cevdet’in derlediği (tam bir liste değildir) sıbyan mektepleri listesinde; hanım sultan ve saraylı kadınların yaptırdığı 39, hükümdarların yaptırdığı 7, paşaların yaptırdığı 35, esnaf ve ağaların yaptırdığı 60, bey, çelebi ve efendilerin yaptırdığı 42 olmak üzere 183 sıbyan mektebi belirtilmiştir.
Tanzimat’tan (1839) 3 Mart 1924 tarihli Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun çıkışına kadar İstanbul’da mevcut sıbyan mekteplerinin sayısına bakıldığında; Tanzimat’tan biraz sonra sıbyan mektepleri 360 civarıdır.
1 Eylül 1869 tarihli Maarif-i Umumiye Nizamnamesi ile İstanbul’daki sıbyan mektepleri 12 daireye ayrılıp 264 tanedir. Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun yayınlanmasından sonra Vakıflardan özel idareye ve buradan Belediye’ye devir olan mekteplerin sayısı 364’ tür. Bir başka istatistik kaydına göre 373 tanedir.
Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 3 Mart 1924 tarihinden sonra İstanbul’daki 364 sıbyan mektebi ile ilgili tespitlerde, 92’sinin tamamen yıkıldığı ve arsalarının mevcut olduğu, 34’ünün başka amaçlarla kullanıldığını, 7’sinin vakıflarca satıldığı, 29’unun kiraya verildiği, 7’sinin medreseye dönüştürüldüğü, 11’inin Halk Fırkası’nca işgal edildiği, 34’ünün kullanılamayacak düzeyde harap olduğu, 10’unun yerinin saptanamadığı, 72’sinin müze, dispanser, resmi kurum olarak kullanıldığı, 62’sinin yola terk edildiği, ancak 15’inin okul işlevini koruduğu tespit edilmiştir. Bunlar da ilgili yasa gereği kapatılmıştır.
A. Turgut Kut’un elinde bulunan “1923-1928 yılları arasından hazırlandığı sanılan, ‘ Mekatib-i Vakfiye Cetveli’ adını taşıyan vesikada, mekteplerin listesi tam olmaktan uzaksa da 318 mektebin ismi (4’ü tekrar edilmiş olduğundan 314 mektep) vardır. Vesikanın en önemli özelliği, mekteplerin adreslerini vermesi ve durumlarını belirtmesidir.
1.1. İstanbul’daki Sıbyan Mekteplerinin Tipolojik Özellikleri
Sıbyan Mektepleri şehir dokusu içinde dinsel yapılara bağlı olarak bulundukları gibi tek yapılar olarak da yer almaktadırlar.
Bir külliye içinde yer alan sıbyan mekteplerinin yerleştirilmesinde dikkati çeken en önemli özellik, daima içinde bulundukları külliyeden tecrit edilmiş bir plan düzenine göre yapılmış olmalarıdır. Okullar sokağa açılan özel girişlere, kendi içlerine dönük avlu ve oyun bahçelerine sahip olup daima külliyenin bir dış köşesinde yer alırlar. Bu planlama ile muhtemelen çocukların oyun ve gürültüleri ile külliyenin diğer bölümlerini rahatsız etmemeleri amaçlanmıştır. Sıbyan mektepleri, mahalle ile külliyenin kesişme noktasında yer almışlardır. Mektep yalnızca külliyenin bir parçası değil, aynı zamanda gündelik hayatın da bir parçasıdır.
Mahalle içlerine dağılmış olan sıbyan mektepleri incelendiğinde, genellikle köşe başlarında ve merkezi noktalara yerleştirilmiş olmaları dikkat çekicidir.
Sıbyan mektepleri genellikle taş yapılardır. Ahşap mahalleler içerisinde çıkabilecek olan yangınlara karşı koyabilmeleri, yangının bir sokaktan diğer sokağa atlamasını önlemeleri veya geciktirmeleri, okulların köşe başlarına yerleştirilmelerinin bir diğer nedenidir. Sıbyan mekteplerinin altında genellikle bir su öğesinin bulunması bu görüşü desteklemektedir.
Sınıf hacminin daima çift yönden ışıklandırılma ve havalandırılma arzusu, yapıların çok geniş bir arsayı kaplamaması gerekçesiyle de birleşince, okulları köşelere inşa etmek uygun olmuştur.
Sıbyan mektepleri genellikle iki katlıdır. Çocukların rutubetten korunmaları, ders sırasında sokaktan gelebilecek gürültülerin önlenmesi ve daha uygun bir ışıklandırma arzusuyla derslikler çoğunlukla üst kata yerleştirilmiştir. Zemin katlara dükkanlar, kapalı oyun yerleri, helalar, çeşmeler, sebiller yerleştirilmiştir.
Sıbyan mektepleri genellikle tek dersliklidir. İslamiyet’in başlangıç yıllarında mekteplerin çıkış noktası olan, basit bir hacim içerisinde, bir hocanın yönetiminde ve küçük bir topluğa verilen dersler, sıbyan mekteplerinin tek derslikli oluşlarının öncelikli nedenidir. Diğer neden ise, vakıf yapıları olan mekteplerin gerek yapılışlarındaki, gerekse de kullanımındaki ekonomiklik arayışı olmalıdır.
İstanbul’daki sıbyan mekteplerinin birçoğunda, dersliklerin yanında, girişi derslikten küçük olan birer oda vardır. (Tersane Emini Yusuf Efendi, Akarçeşme sıbyan mekteplerinde olduğu gibi)
Dersliklerin ölçüleri 6.50×6.50 m. ile 8.00×8.00 m. arasında değişir. Sıbyan mekteplerinde derslikler genellikle kare biçiminde olup, dikdörtgen planlı yapılar yok denecek kadar azdır. Tavan yükseklikleri 3.50-5.00 m arasında değişir. Derslikler genellikle kubbe ve tonozlarla örtülmüştür. Kırma çatılar ise genellikle yeni devir yapılarında veya sonradan tamir görmüş olanlarda kullanılmıştır.
Sıbyan mekteplerinde kubbe veya tonozlar dış duvarlar taşıtılmıştır. Mekteplerin bazılarında duvarlar moloz taş veya tuğla üzerine taş levhalar kaplanarak yapılmıştır. (Süleymaniye, Sultan Ahmet sıbyan mekteplerinde olduğu gibi) Duvarlar bazen kesme taştan, bazen de almaşık olarak örülmüş
t