Bir şehri güzel kılan yaşanmışlıklardır. Kenti oluşturan evler, yollar ve fiziksel olan her şey kentin bedenidir. Ona ruh veren şey anılardır.
Bir kentin ruhu olduğunu sokak ve semt isimlerine bakarak anlayabilirsiniz. Tepeden inme isimler, çiçek isimleri ve numaralar bir sokağa veriliyorsa anlayın ki orası daha kent olamamıştır. Benim gibi siz de sokak ve semt isimlerinin peşinden koşanlardan iseniz kentin ruhunun kapılarını aralayacak anahtarı elinize almış sayılırsınız.
Sokak isimlerinin izinden…
Tarihi Yarımada’da dolaşırken kente ruh katan anıları sokak isimlerinde, semt isimlerinde kolayca yakalarsınız. Örneğin Fatih Camii ile Kadınlar Pazarı arasında dolaşırken ilginç sokak isimleri ile karşılaşırsınız. Eski Mutaflar Sokak, Mıhçılar Caddesi, Kırbacı Sokak, Keserciler Sokak, Sırımcılar Sokak…
Yukarıda saydığım sokak ve cadde isimleri burada eskiden kurulan At Pazarı’nın izlerini taşır.
At Pazarı Meydanı ismi nereden geliyor?
At Pazarı isminden de anlaşılacağı üzere atların alınıp satıldığı yer imiş Osmanlı döneminde. Tabi sadece atların alınıp satıldığı yer tanımı biraz daraltıyor. Etraftaki sokak isimlerine bakınca buranın binek hayvanlarla ilgili her eşyanın alınıp satıldığı ve üretildiği yer olduğunu anlıyoruz.
Eski Mutaflar Sokak; mutaf: keçi kılından hayvan çulu, yem torbası gibi şeyler dokuyan kimse.
Mıhçılar Caddesi; mıhçı: Çivi imalatı yapan kimse. Atların nalları için ve koşum takımlarındakullanılan mıhları üreten esnaf.
Kırbacı Sokak; Kırba: Deriden yapılan bir su kabı olan kırba üretimi yapan esnaf. Atla yapılan uzun yolculuklarda kırba ile su taşınırdı.
Keserciler Sokak; Keserci: Keser üretimi yapan esnaf. Bu keserler ile atların tırnakları kesilirdi.
Sırımcılar Sokak; Sırım: Bazı işlerde sicim yerine kullanılan, ince ve uzun, esnek deri parçası.
Gemciler Sokak; Gem: Atı yönetmek için, ağzına takılan demir araç.
Nalbant Demir Sokak; Nalbantlık: At, eşek, katır gibi binek ve hizmet hayvanlarının toynaklarına koruma amacıyla nal çakma zanaatı.
At Pazarı neden buradaymış?
Bu sorunun cevabını yine Şehzade Camii karşısındaki sokakta buluyoruz “Acemi Nefer Sokak”. Yeniçeri kışlası olarak niteleyebileceğimiz eski odalar bu bölgede yer alıyordu. Osmanlı coğrafyasının dört bir yanından gelen yeniçeri adaylarının ilk uğradıkları yer burasıydı. Gelen acemilerin “Acemi Oğlanlar Hamamı” uzun yolculukları sonrası yıkandıkları yer olurdu. (Günümüzde “Acemi Oğlan Hamamı” isim değiştirerek “Acemoğlu Hamamı” olmuş)
Yeniçeri’ye ait bu odaların yanında at malzemelerinin satıldığı doğal bir pazar alanı oluşması ilginç bir sonuç değil elbette. Zaten Bizans döneminde de bu alan sığır ticareti için kullanıldığı hesaba katılırsa At Pazarı kurmak için daha doğru bir yer düşünülemezdi.
At Pazarı’na ne oldu?
Ata dair her şeyin satıldığı bu Pazar yerinde vaktiyle 170 kadar ahırın varlığından bahsedilir. Yine Mimar Sinan tarafından burada İstanbul’a gelen sipahilerin dinlenmeleri için yapılmış bir kervansaray (eski zaman oteli) mevcutmuş.
İstanbul’un meşhur yangınları At Pazarı’nın yok olmasında önemli etken olmuş. 1500 binanın kül olduğu 1908 yılında yaşanan Çırçır yangını gibi bu bölgeyi etkileyen yangınlar pazarı yok etmiş. Yakın döneme kadar zamane binekleri olan otomobillere hizmet eden oto tamir atölyelerine ev sahipliği yapmış At Pazarı.
Günümüzde At Pazarı
Günümüzde At Pazarı küçük bir meydan ve o meydan etrafında sıralanmış kafeleri ile meşhur. At Pazarındaki derin sohbetlerin eleştiri konularından biri olsa da ilçe belediyesi meydana eski günlere atıf için bir bronz at heykeli koymuş. At Pazarı, Fatih eşrafının Cihangir’i olmuş.
At Pazarı’nı yok eden ateş günümüzde koyu sohbetlerin bahanesi olan nargileleri yakıyor.
i would like to to see there
i would like to visit there