Batı tarihinde dünyanın ilk denizaltısının mühendis Thorsten Nordenfeldt tarafından tasarlanarak 1879-1883 yıllarında üretildiği yazılıdır. Aslında bu tarihten 160 yıl kadar önce Haliç’te timsah görünümlü ilginç bir denizaltı yüzmüştü…
Tarihte bilinen ilk denizaltıdan Seyyid Vehbî “Sûr-nâme’-i Hümâyûn” adlı kitabında bahseder. Aslında anlatılan bir sünnet düğünüdür fakat düğün eğlencesi olarak kullanılan alet oldukça dikkat çekicidir.
Hikaye 1720 yılında Padişah 3. Ahmet’in oğulları Süleyman, Mehmet, Mustafa ve Beyazıt’ın sünnet düğününde geçer. Sünnet düğünü deyip geçmeyin Okmeydanı Okmeydanı olalı böyle eğlence görmemiştir. 15 gün 15 gece süren eğlencede tam 3 bin 902 fakir çocuk sünnet edilmiş hiçbir masraftan kaçınılmamıştır. Şenlik alanını aydınlatması için 15 bin kandil ve 10 bin mahya kutusu hazırlanır. İzmit’ten ziyafette kullanılmak üzere 10 bin ahşap sini getirtilir. Bu sinilerde servis edilmek üzere 10 bin 900 tavuk ve bin ördek hazırlanır. İmparatorluğun dört bir yanından aşçılar, meşaleciler, saz ustaları, cambazlar ve hizmetliler getirtilir. O zamanlar boş bir çayır ve Okçular tekkesinden ibaret olan Okmeydanı’na rengârenk çadırlar kurulur.
Okmeydanı dedik ama eğlencenin düzenlendiği merkezdir burası ve Sadabad dâhil Haliç’in tüm kıyıları bir eğlence alanına dönüşmüştür.
İşte o eğlencelerin düzenlendiği bir gün Padişah 3. Ahmet Aynalıkavak Kasrı’ndaydı. Haliç’in üstü neredeyse kayıklarla örtülü gibiydi. Hatta kürek çekmek dahi imkânsızdı. Haliç kıyıları ise insanla doluydu. Birden Haliç’in üzerinde koca bir timsah belirdi. Timsah ağzını açıp kapayarak bir süre suyun üzerinde dolaştı. Bu aslında timsah değildi timsaha benzeyen yüzen bir taşıttı ve binlerce İstanbullunun bakışları arasında suya daldı ve gözden kayboldu. Olayı anlatan Seyyid Vehbîhalkın gördükleri manzara karşısında “hayret bile edemediği” donup kaldığını yazar. Haliç üzerinde bir dalıp bir çıkarak hareket eden ve ardından padişahı selamlayan bu “garip” alet suya dalarak ortadan kaybolur. Aradan yaklaşık bir saat geçtikten sonra timsah suyun içinden tekrar çıkar ve ağzını açar. İçinden beş rakkas çıkıp ellerini çırparak dans etmeye başlar. Alkışlar ve çığlıklar kopar Haliç’te…
Rakkaslar ince dansları bitince timsahla birlikte suyun içine dalar. Bu garip alet denizin üzerinde gerçek bir timsah gibi kıvrılarak hareket eder bir süre… Sonra bir gemi gibi kıyıya yanaşarak demir atar. Timsahın ağzından beş asker çıkar. Ellerindeki tablaların üzerinde bulunan pilav ve zerdeleri halka ikram eder.
İnsanlığın gördüğü ilk denizaltır bu aslında… Eski mimarbaşı İbrahim Efendi’nin tasarladığı bu ilginç dev timsah görünümlü denizaltı batı tarihine geçen ilk denizaltıdan yaklaşık 160 yıl kadar önce Haliç’te yüzmüştür…
Meraklılar için… Seyyid Vehbî’nin 3. Ahmet’in oğulları için düzenlediği 15 gün 15 gece süren düğünü kaleme aldığı ve Levni’nin muhteşem minyatürlerinin süslediği “Sûr-nâme’-i Hümâyûn” isimli kitap Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde görülebilir.