Bir zamanlar Yeşilköy İstanbul’da alışageldiğimiz mimarı üslubun dışında inşa edilmiş bir anıta ev sahipliği yapıyordu. Günümüze ulaşamayan ve Ayastefanos Anıtı olarak bilinen yapının tarihi Osmanlı Rus savaşı dönemine uzanıyor.
Rusya’nın 1877 – 1878 yılları arasında yaşanan Osmanlı – Rus savaşı sırasında ölen Rus askerlerinin anısına bir anıt dikme isteğini dönemin padişahı Sultan 2. Abdülhamit kabul eder. Anıtın o dönem Ayastefanos olarak bilinen Yeşilköy’e dikilmesi uygun görülür. Dönemin İstanbul’da yayın yapan gazetesi Moniteur Oriental 12 Ocak 1893 tarihindeki baskısında Rus askerlerinin anısına dikilecek bu yapı hakkında bir haber yayınlar. Haberde konu şöyle aktarılır;
“1877-78 harbinde Türkiye’de ölen Rus askerleri çeşitli ve dağınık mezarda gömülüdür. Acele yapılan bu mezarlıkların çoğu yıkılmıştır. Rusya’da yayınlanan gazeteler zaman zaman bu konuya temas etmekteydi. Petersburg kabinesi, bu işle İstanbul’daki askeri ataşesi Albay Peçkov’u görevlendirmiştir. Albay, dağınık mezarlıklarla ayrı ayrı ilgilenmenin zor olduğunu bildirerek, bunların bir yerde toplanmasını ve oraya bir de kilise yapılmasını teklif etmiş, bu teklif hemen kabul edilmiştir. Askeri ataşe beş bin ölü kemiğini toplatmış ve sonunda bunların San Stefano’ya (Ayastefanos) gömülmesi kararlaştırılmıştır. Türkiye, Rus hükümetinin bu projesinin uygulanması konusunda hiçbir zorluk çıkarmamıştır. Yalnız, abidenin yapılacağı yer konusunda uzun incelemeler yapılmış ve sonunda bunun San Stefano (Ayastefanos) yakınında Kalkiratya’da (Şenlikköy) olması konusunda anlaşmaya varılmıştır. Rus hükümeti orada bir arazi satın almıştır. İnşaata hemen başlanacaktır.”
Dönemin gergin Osmanlı Rus ilişkilerine rağmen 1895 yılında Barutçubaşı ailesine ait Şenlikköy’deki bir arazi satın alınarak Rus mimar Bozarov’un tasarladığı anıt inşa edilmiş.
Anıtın yıkılışı
Osmanlı – Rus Savaşı sonrası gerilen iki ülke ilişkileri 1. Dünya Savaşı sırasında iyice bozulmuş Rusların inşa ettiği Ayastefanos Anıtı hedef haline gelmiş. 1. Dünya Savaşı sırasında yazılı basında yer alan hedef göstermelerle anıtın Osmanlı – Rus Savaşı yenilgisinin nişanı olduğu fikri anıtın sonunu getirmiş. 14 Kasım 1914 günü Bayrampaşa’dan gelen askeri birlik tarafından tahrip kalıpları yerleştirilip patlatılarak yıkılmıştır. Yıkım işleminden önce yapının üzerindeki çan indirilmiş ve Askeri Müze’ye gönderilmiş. Yine bina içinde bulunan dini semboller Rus rahiplerine teslim edilmiş. Fakat yıkımdan önce pirinç ve altın yaldızla süslü Ayastefanos Anıtı’nın küçük bir maketi çıkarılıp İstanbul Emniyeti’ne gönderilmesine rağmen her nasıl ise bu maket günümüze ulaşamamış.
Türk belgeselciliğinin ilk filmi
Ayastefanos Anıtı’nın yıkımı aynı zamanda Türk sinema tarihinin önemli bir kilometre taşı olmuştur. İlk yerli belgesel olarak kabul edilen anıtın yıkımı o dönem yedek subay olan Fuat (Uzkınay) Bey tarafından kayda alınmıştır. 150 metrelik bir belgesel olan “Ayastefanos Rus Abidesi’nin Yıkılışı” isimli eser günümüze ulaşamamıştır. Filmin fotoğraflardan oluşan bir canlandırması Londra Sinema Müzesi’nde sergileniyor.
Anıt neredeydi
Ayastefanos Anıtı, Şenlikköy’de bulunan askeri bölgenin içinde, Levazımat Birliği’nin olduğu yerdedir. Anıttan geriye Rus papazların kullandığı küçük bir müştemilat binasının dışında hiçbir şey kalmamış…
1893 Harbinin acı hatıraları ve yeni savaşın estirdiği milliyetçilik rüzgarı bu abidenin yıkılmasına vesile olmuş. Kanımca gerek tarihi önemi açısından hem de bugün dostça ilişkiler geliştirmeye çalıştığımız Rusya ile bağlarımızın sağlamlaştırabilmek adına keşke yıkılmasaydı da bugüne ulaşabilseydi.