Kültür AŞ. tarafından hazırlanan “İstanbul’un Yüzleri” serisi kitaplardan biri daha çıktı. İstanbul’un 100 türbesini konu alan “İstanbul’un 100 Türbesi” kitabı raflardaki yerini aldı.

535

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ, özellikle ramazanda ve bayramlarda ziyaretçi akınına uğrayan İstanbul’un 100 meşhur türbesini bir kitapta topladı.

Celil Civan tarafından hazırlanan “İstanbul’un 100 Türbesi” ismiyle yayımlanan kitaptaki türbeler, Fatih, Eyüp, Beyoğlu-Beşiktaş ve Üsküdar olmak üzere dört başlık altında toplandı.

Bu başlıklar altında İstanbul’da iz bırakan padişahlara, hanedan mensuplarına, velilere ve devlet adamlarına ait türbelerin tarihçeleri, plan düzenlemeleri, biçim ve süsleme özellikleri anlatılıyor.

İstanbul’da bulunan 500’ü aşkın türbeden seçilenler arasında, İstanbul kuşatması sırasında şehid olan Eyüp Sultan’ın türbesi, İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmed Türbesi, kanunlara bağlılığıyla bilinen Kanuni Sultan Süleyman Türbesi, İstanbul’a çok sayıda vakıf eser bırakan Hürrem Sultan Türbesi, mimaride yeni bir çığır açan Mimar Sinan Türbesi, İznik çinileriyle bezenmiş I. Ahmed Türbesi, Vefa semtinin isim babası olan Ebul Vefa Hazretleri’nin Türbesi, Osmanlı’nın fethine öncülük etmiş dervişlerden Karaca Ahmed Türbesi bulunuyor.

Fatih’in Cağaoğlu semtindeki 2. Mahmud, Sultan Abdülaziz ve Sultan 2. Abdülhamid türbeleri ile “İstanbul Boğazı’nın manevi bekçileri” olarak tanımlanan Üsküdar’daki Aziz Mahmud Hüdai, Beykoz’daki Hz. Yuşa, Sarıyer’deki Telli Baba ve Beşiktaş’taki Yahya Efendi türbeleri de kentin en çok ziyaret edilen mekanları arasında yer alıyor.

 

Kitap Tanıtım Metni

İslâmın abideleri olan türbeler, Türklerin Türkistan boylarından getirdikleri inanış ve geleneklerin İslâm’la harmanlanması sonucu kendine has bir şekil almış, Osmanlı Türkleri sayesinde de gelişme göstermiş ve mükemmel dereceye ulaşmıştır.

Osmanlı döneminde önemli mevkilerde bulunan, meşhur olan ve dini kimliğe sahip saygın kişilerin yaptıklarını ve hatırasını gelecek kuşaklara bırakma konusunda hassasiyet gösterilmiştir. Özellikle fetihten sonra Fatih Sultan Mehmed Han’ın öncülüğünde türbelere büyük önem verilmiştir.

Osmanlı dönemi boyunca devlet ricalinden kimileri türbelerin yanında mektep, cami, medrese, gibi çeşitli kurumları içeren külliyeler inşa ettirerek halkın hizmetine sunmuştur. Bu anlamda türbeler geçmişi yâd etmek, ibret almak ve gelecek kuşaklara örnek olmak kadar eğitim, ibadet ve sosyalleşme bağlamında da kamusal bir işlev göstermiştir.

Kitaptaki türbeler dört bölümde incelenmiştir. Bunlar türbelerin yoğun bulunduğu; Sur içi (Fatih), Eyüp, Üsküdar ve dördüncü olarak Beyoğlu, Beşiktaş ve Şişli bölgeleridir.

İstanbul’un 100 Türbesi, şehrimizdeki türbeler hakkında genel bir bilgi sahibi olmak isteyenler için hazırlanmıştır.

İstanbul’da bulunan beş yüzü aşkın türbeden seçilenler arasında, İstanbul kuşatması sırasında şehid olan Ebu Eyyüb el-Ensari Türbesi, İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmed Türbesi, kanunlara bağlılığıyla bilinen Kanuni Sultan Süleyman Türbesi, İstanbul’a çok sayıda vakıf eser bırakan Hürrem Sultan Türbesi, mimaride yeni bir çığır açan Mimar Sinan Türbesi, İznik çinileriyle bezenmiş I. Ahmed Türbesi, Vefa semtinin isim babası olan Ebul Vefa Hazretleri’nin Türbesi, İstanbul velilerinden Aziz Mahmud Hüdai Türbesi, Osmanlı’nın fethine öncülük etmiş dervişlerden Karaca Ahmed Türbesi bulunuyor.

İstanbul’da İz Bırakanların Son Durakları

İstanbul’un 100 Türbesi ismiyle yayımlanan kitaptaki türbeler, Sur içi(Fatih), Eyüp, Beyoğlu-Beşiktaş ve Üsküdar olmak üzere dört başlık altında toplanmış. Bu başlıklar altında İstanbul’da iz bırakmış padişahlara, hanedan mensuplarına, velilere ve devlet adamlarına ait türbelerin tarihçeleri, plan düzenlemeleri, biçim ve süsleme özellikleri anlatılıyor.

Osmanlı Padişahlarının Tahta Çıkarken Kılıç Kuşandıkları Türbe – Eyüp Sultan Türbesi

İstanbul’da en çok ziyaret edilen ve hatırasına en çok hürmet edilen türbe, Eyüp Sultan Türbesidir. Türk toplum ve devlet hayatında tarih boyunca büyük yeri ve önemi olmuştur. Zira Osmanlı padişahları tahta çıkışlarında Eyüp Sultan’da kılıç kuşanmışlardır. Öyle ki, Eyüp Sultan’a yakın gömülmek bile kutsal bir amaç olmuştur. Bu gün de, Türkiye’de en çok ziyaret edilen türbe, Eyüp Sultan Türbesidir.

Fatih’in Vefatından Sonra Kilise Çanları Üç Gün Çaldı

Fatih Sultan Mehmet, İtalya seferine çıkmak için hazırlıklarını yapmış, seferden kimse şüphelenmesin diye ordugâhını Gebze’de kurmuştu. O sırada Fatih’in özel doktoru padişaha her gün azar azar zehir veriyordu. Dozu gittikçe artırılan zehirle padişahın ciğerleri parçalanmış, İtalya seferi öncesi kurulan ordugâhta, 3 Mayıs 1481’de ölmüştü. Ölüm haberi, ordunun morali bozulmasın diye gizlendi. Fatih’in oğulları Şehzade Bayezıd ve Cem’in ordugâha varması beklendi. İlk gelen Bayezıd oldu. Naaşı oğlu nezaretinde İstanbul’a nakledildi. 21 Mayıs 1481’de de Fatih Camii’nin güneyindeki avluya defnedildi. Ondan sonra gelen Osmanlı sultanları, Eyüp’te kılıç kuşandıktan sonra Fatih’in türbesini ziyaret ettiler. Fatih’in ölümünün ardından Papa, tüm kilise çanlarını üç gün boyunca çaldırmıştı.

1766 yılındaki depremde cami ile birlikte yıkılan türbe, bir yıl sonra III. Mustafa tarafından tekrar inşa ettirilmiştir. Türbenin mimarı Mehmed Tahir Ağa’dır. Türbede Fatih Sultan Mehmed tek başına yatmaktadır. 1782 yılındaki Cibali yangınında türbe, içindeki sanduka ve eşyalarla birlikte yanmış, I. Abdülhamid tarafından tamir ettirilmiştir. Türbeye konulan yeni sanduka üzerine Kâbe örtüsü örtülmüştür.

Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan Türbeleri Yan Yana

Kanuni Sultan Süleyman’ın Mimar Sinan’a yaptırdığı ve 1557 yılında törenle açılan Süleymaniye Camii ve Külliyesi, İstanbul’un Haliç’e bakan üçüncü tepesinde yer alır. Caminin arkasındaysa 46 yıllık saltanatından sonra 6 Eylül 1566 yılında vefat eden Kanuni Sultan Süleyman ve eşi Hürrem Sultan’ın türbeleri vardır. Kanuni’nin türbesinde yedi, Hürrem Sultan’ın türbesindeyse üç sanduka bulunur.

Cağaloğlu’nda 3 Padişah

II. Mahmud 1839 yılında ölünce, yerine geçen oğlu Abdülmecid, Divanyolu’nda babası için Mimar Ohannes Balyan’a Cağaloğlu’nda bir türbe yaptırdı. Türbede II. Mahmud’tan başka Sultan Abdülaziz ve Sultan II. Abdülhamid de gömülüdür. Hanedana mensup 17 sandukanın bulunduğu türbenin solundaki ek binada, bu üç sultanın eşleri yatar. Etrafı yüksek bahçe duvarlarıyla çevrili türbenin bahçesinde Said Halim Paşa, Muallim Naci ve Ziya Gökalp gibi devlet adamları da bulunuyor.

Boğaz’ın Manevi Bekçileri

Denizciler İstanbul Boğazı’nın dört manevi bekçisi olduğuna inanır. Bunlar Üsküdar’da Aziz Mahmud Hüdai, Beykoz’da Hz. Yuşa, Sarıyer’de Telli Baba ve Beşiktaş’ta Yahya Efendi’dir.

Aziz Mahmut Hüdai

Aziz Mahmut Hüdai türbesi Üsküdar’da Doğancılar semtinde bulunuyor. Celveti tarikatının kurucusu olan Aziz Mahmud Hüdai’nin ” ben öldükten sonra mezarımı ziyaret edenlerin ölümü denizden olmasın ve duaları kabul olsun ” şeklinde dua ettiğine dair inanç nedeniyle kendi adını taşıyan külliyesinin içinde yer alan türbesi halkın sıkça ziyaret ettiği bir mekandır. Türbeye ulaşım çok kolay olduğu için çok sayıda ziyaretçi Aziz Mahmut Hüdai Türbesi’nde dua ederek, çeşitli dileklerde bulunur.

Yahya Efendi

Yahya Efendi türbesi, Beşiktaş’ta Yıldız Parkı’nın yanında, Yahya Efendi çıkmazındadır. Yahya Efendi aslen Amasyalı olmasına rağmen ‘Şamlı Ömer Efendi’ diye bilinilir. Uzun yıllar kadılık yapan Yahya Efendi, Kanuni Sultan Süleyman’ın süt kardeşidir (Yahya Efendi’nin annesi Afife Hanım, Kanuni’yi emzirmiştir).

16. yüzyılın alim ve mutasavvıflarından Yahya Efendi, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman’ın danıştığı büyük velilerdendir. 1570 tarihli türbenin mimarı Sinan’dır. Kitabesi yoktur. Türbede sedef kakmalı şebekelerle çevrelenmiş on bir sanduka vardır. Şeyh Yahya Efendi’nin yanı sıra, Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Raziye Sultan, oğlu İbrahim Efendi, annesi Afife Hatun, Sultan II. Abdülhamid’in kızı Hatice Sultan ve oğlu Bedreddin Efendi, Şeyh Mehmed Nuri Şemseddin Efendi, Şeyh Hasan Efendi, Şeyh Yahya Efendi’nin küçük oğlu Şeyh Ali Efendi, Derviş Ali, Yahya Efendi’nin eşi Şerife Hatun da burada yatmaktadır.

Hz.Yûşâ
İsrailoğullarına gönderilen peygamberlerdendir. Musa Aleyhisselam’dan sonra gönderilmiştir. Musa Aleyhisselamın yeğeni veya vekiliydi. İsmi Yûşâ olup, hıristiyanlar Yeşû diyorlar. Yusuf Aleyhisselamın neslinden gelen Nûn’un oğludur. Annesinin Musa Aleyhisselamın kızkardeşi olduğu söylenmektedir. Yûşâ Aleyhisselâm’ın, Musa Aleyhisselam’a bildirilen dinin esaslarını insanlara tebliğ ettiği bilinmektedir.

Bir rivayete göre Beykoz’daki “Yuşa tepesinde”, bir başka rivayete göre Gaziantep ve Halep arasında, bir başkasına göre de Filistinde gömülüdür. Ahmed Bin Hanbel’in “ Müsned ”inde bildirdiği hadis-i şerifte; ”Güneş hiçbir kimse için batmaktan alıkonulmaz. Ancak beyt-i mukaddesi fethetmek için gittiği gecelerden birinde Yûşâ Aleyhisselâm için batmaktan alıkonuldu” denmektedir.