Küçükçekmece, İstanbul’un ve dünyanın bilinen en eski insan yerleşimlerinden birine ev sahipliği yapıyor. Daha önce define arayıcılarının, antikacıların, mantar yetiştiricilerinin ve film şirketlerinin tahribatına uğrayan Yarımburgaz Mağaralarındaki insan varlığı, çağlar öncesine dayanıyor. 
Dünyanın ve İstanbul’un ilk insan yerleşimlerinden biri
Yarımburgaz Mağaraları, İstanbul’un 22 km. kuzeybatısında Küçükçekmece Gölü’nün 1,5 km kuzeyinde, Kayabaşı Şamlar Köyü yolu üzerinde kalıyor. Denizden yüksekliği ortalama 15 m olan mağaraların en önemli özelliği, tarih öncesine, yani ilk insanın ortaya çıkışından M.Ö yaklaşık 10.000 yıllarına uzanan Paleolitik Çağ’a ait izleri taşımasından kaynaklanıyor.
Buradan çıkarılan eserler Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor. Günümüze kadar yönetimlerin ilgisizliğine ve insanların tahribatına uğrayan Yarımburgaz Mağaraları, bilim dünyası açısından büyük önem taşıyor. Uzmanlar, mağaraların jeolojik mucizeler sonucu dolmadan ve çökmeden bugüne geldiğini belirtiyorlar.
Paleolitik izler var
Yarımburgaz Mağaraları’nda, Paleolitik Çağ’dan Bizans Dönemi’ne kadar insan yerleşimi tespit edilmiş. Alt orta ve üst olmak üzere üç bölüme ayrılan Paleolitik çağda, insanların besinini avcılık ve toplayıcılık yoluyla elde ettiği, büyük guruplar halinde yaşadığı biliniyor. Çaytaşı, çakmaktaşı, hayvan kemikleri gibi aletlerin kullanıldığı bu dönemde, ateş bulunuyor, besinler pişiriliyor ve mağaraların duvarlarına resimler çiziliyor.
Araştırmalarda, aşağı mağarada iki santim kalınlığında gübre tabakası tespit edilmiş.
Onun altında 60 santim kalınlığında Bizans Dönemi çanak ve çömleklerinin çıktığı ikinci tabaka yer alıyor. En altta Orta Paleolitik Çağ’a ait yontma taş aletler ve atıklar bulunuyor. Yukarı mağaradaki kazılarda, 30 santim kalınlığındaki gübre tabakasının altında Bizans çağı döküntülerinin olduğu dolgu tabakası, daha altta ise 200 santim kalınlığında Kalkolitik Çağ tabakası yer alıyor. Mağaralar son dönemde kilise olarak kullanılmış. İstanbul Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Prehistorya Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, mağaraların M.Ö 5800-6000 yılları arası tarımcı topluluklar tarafından iskan edildiğini, M.Ö 5. yüzyıldan itibaren kutsal bir alan olarak kullanıldığını, Bizans döneminde ise içeride büyük bir manastır inşa edildiğini söylüyor. Aynı dönem mağaraların bir kısmı mezarlık olarak kullanılmış.
Keşfedilmeyi bekliyor
Şehrin turistik gezi sahalarının ve ilgi çeken arkeolojik bölgelerin dışında kalan bu zenginlik, keşfedilmeyi bekliyor.
Kaynak: Hande Kocagil
