Unkapanı Balat istikametinde Haliç kıyısında mimarisi ilginç tamamı demirden imal edilmiş bu kiliseye rastlarız. Kilise Bulgar Ortodoks cemaatine ait bu kilise hakkında kendi web sitelerinde şu bilgiler verilmektedir. “1898 yılında yanmış olan ahşap kilisenin (Sisam Adası Prensi Stefan Bogordi’nin 1849’da bağışladığı araziye yapılan konağın bir katı kilise olarak kullanılıyordu.) yerine, bugün hala ayakta olan “Demir” kilise inşa edilir. Projenin mimarı Hovsep Aznavour’dur. İmalatçı ve inşaatçı firma ise Avusturya’da Viyana şehrinde faaliyet gösteren Rudolf Von Wagner’dir. Toplam 500 ton ağırlığında demir dökülmüş ve sonradan parçalar burada birleştirilmiştir.(Fabrika arazisinde) Bina zamanının 4.000.000 gümüş levasına mal olmuştur.Dökülmüş olan parçalar, Viyana’dan Tuna ve Boğazlar yoluyla gemilerle getirilmiştir.(Şimdiki yerine bir ayda monte edilmiştir.) Kilise 08 Eylül 1898 günü Ekzarh (Patrikane’nin altında metropolitliğin üzerinde bir makamdır.) Yosif tarafından kutsanarak ibadete açılmıştır.”
(Şişli’de Halaskargazi Caddesi’ndeki ahşap konağın Bulgar Ekzarhlığı olduğunu ayrı bir yazıda anlatacağım.)
Trackbacks & Pingbacks
[…] Sveti Stefan Bulgar Kilisesi ile ilgili yazıda Şişli Halaskargazi Caddesindeki bu güzel yapının Bulgar Ekzarhlığı olduğundan bahsetmiştim. Bu yazının üzerinden uzun süre geçti ama ancak binayı fotoğraflayabildim. “Ekzarh” ne demek? diyeceksiniz. Patrikanenin altında Metropolitliğin üzerinde bir makamdır. 28 Şubat 1870 yılında Sultan Abdülaziz döneminde kurulan Ekzarhlık Balkanlarda Patrikanenin etkisini azaltmış. Murat Belge’nin yorumuyla durum şöyle anlatılıyor; Zamanın Osmanlı Padişahı Abdülaziz ve sadrazamı Ali Paşa gerçekten de kiliseye izin vermek istememişlerdi. 1800′lerin sonunda milliyetçilik her yerde yayılıyor, her şeyi etkiliyordu. Milletleşme yolundaki Bulgarlar, Ortodoks oldukları halde, Fener’deki Rum Ortodoks Kilisesi’ne bağlı kalmak istemiyor, bağımsız ve milli Bulgar Ortodoks Kilisesi istiyorlardı. Bu da Osmanlılar’ın fazla işine gelmiyordu. Fener’le geleneksel karşılıklı bağları, anlaşmaları vardı; ama bunun ötesinde, Bulgar milliyetçiliğinin gelişmesi durumunda, bu tepkilerin yalnız Fener’in dini otoritesine karşı çıkışla kalmayacağını, Osmanlı politik otoritesinin de sarsılacağını seziyorlardı. Ama çok fazla dayanamadılar ve izni verdiler. […]
Yorumlar kapalı.