Fotoğraf arşivimi kurcalarken bir fotoğrafa rastladım. Beyazıt Camisinin haziresindeki bir fotoğraftı bu… Osmanlı’nın son dönemi ve cumhuriyetin ilk yıllarının büyük mimarı Kemaleddin Bey için 2007 yılında yenilenen mezarının enteresan mermeri objektife takılmıştı. 20 Türk Lirasının arka yüzünde resmi olan bu büyük mimar günlük hayatımızda da bu vesileyle sıkça gördüğümüz bir yüz. Hakkında Wikipedia’da yazanları okurken Kemaleddin Bey’in şu sözlerine rastladım;
Zavallı İstanbul!… Son düşüş devrinde imâr adı altında ne câhilane, ne zafimâne yıkıma uğradı… Üçüncü Selim´den sonra, eski Türk sanatının incelik ve temizlikle millî ruh doğuran eserleri takdir edilmedi; batı tesiri altında batının bakış açışıyla kabalaşma başladı… Asırlar içinde gelişe gelişe yüzey süslemesinin en kiymetlı eserlerini üretmiş olan koca bir sanat birikimi çirkin görülmeye başlandı ve neticede millî sanatımızı yitirdik. Ziyân ettik, koruyamadık… Batının seri imâlatcıları karınlarını şişirdiler ama aklımız başımıza gelmedi… Hatta onların memleketimize döktüğü ruhsuz tek tip yapılar gözümüze güzel görünmeye başladı. Sonuçta bu surette iktidarsız ve câhil halde kaldık…
Ulusal mimarlık akımının önde gelen temsilcilerinden birinin ağzından dökülen bu sözlerin İstiklal Caddesinde hayranlıkla seyrettiğimiz yapıların eleştirisi olduğunu düşünürsek; günümüz mimarlarının (müteahhitlerinin) yaptıklarına ne demek gerekir bilmem…