galata_mevlevihanesi Fatih Sultan Mehmed ve II. Bayezid devri ricalinden İskender Paşa tarafından 897’de (1491) kurulmuştur. Kule- kapısı Mevlevihanesi adıyla da anılır. Zaman içinde çeşitli eklerle genişletilerek tam bir tarikat külliyesi niteliğine bürünen mevlevihane, İskender Paşa’ya ait av çiftliğinin bir kesiminde, muhtemelen H. Theodoros Manastırı’nın kalıntıları üzerine inşa edilmiştir. İskender Paşa’- nın Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi’nde bulunan 12 Muharrem 897 (15 Kasım 1491) tarihli vakfiyesinde, Vizede bulunan gayrimenkullerini mevlevihaneye vakfettiği, vakfın tevliyetini de mevlevihanenin şeyhlerine şart koştuğu belirtilmektedir.
Osmanlı kaynaklarında “kıymet-i suğr ”olarak anılan 1509 depreminde Galata Mevlevihanesi’nin de hasar gördüğü tahmin edilebilir. Mevlevihane, dördüncü postnişin Mesnevihan Mahmud Dedenin (ö.1548) vefatından sonra sahipsiz kalarak harap olmuş, bir süre Halveti zaviyesi, daha sonra da medrese olarak kullanılmıştır. XVII. yüzyılın başlarında Konya’daki çelebilik makamınca görevlendirilen Şeyh Sırrı Abdi Dede, meşihatını üstlendiği mevlevihanede 1017 (1608) yılında büyük bir onarım gerçekleştirmiştir. XVll. yüzyılın ilk yarısında Tersane ve Matbah Emini lsmil Ağa da mevlevihanede imar faaliyetinde bulunmuş, Matbah Emini Hasan Ağa avlusunda bir çeşme yaptırmıştır.
Galata Mevlevihanesi 1179 (1765) yılında çıkan büyük Tophane yangınında harap olmuş, dönemin padişahı III. Mustafa, Yenişehirli Osman Efendi’yi bina emini tayin ederek burayı yeniden inşa ettirmiştir. Mevlevihanenin yerleşim düzeninde önemli değişikliklerin yapıldığı diğer yenileme ise Mevlevi muhibbi III. Selim’in eseridir. III. Selim’in tahta çıkışı sırasında mevlevihanenin postnişini olan ünlü divan şairi Şeyh Galib’in tekkenin tamire muhtaç olduğunu “Kaside-i Tannane” adlı manzumesine iliştirdiği bir arzuhal ile padişaha bildirmesi üzerine 1206’da (1791 -92) mevlevihane binalarını yenilemiştir. Bu arada semahane bir hünkâr mahfiliyle donatılmış, Reisülküttab Mehmed Raşid Efendi’nin uzak bir kaynaktan getirttiği suyu padişah mevlevihaneye bağışlamıştır.

galata mevlevihanesi_serkan_bas hamusan_hazire

Mevlevihanede XIX. yüzyılda da birçok yenileme, onarım ve tadilat yapılmıştır. Bunların ilki, II. Mahmud devrinin ünlü simalarından Halet Efendi’nin 1234’te (1819) gerçekleştirdiği imar faaliyetidir. Halet Efendi, günümüzde mevcut cümle kapısı ile yanında sebil, çeşme, muvakkithane ve kütüphane-mektepten oluşan sebilküttabı, yine cümle kapısına bitişik olan kendi türbesini inşa ettirmiş, avluyu mermerle kaplatmış, dedegan hücrelerini onartmış, ayrıca mevlevihanenin mesnevi Şarihi Ankaravî Şeyh İsmail Rûsühi Dede ile Şeyh Galib Dede’nin gömülü oldukları türbeyi yeniden yaptırmıştır. Mevlevihane 1239 da (1824) bir yangın daha geçirmiş, mescid, matbah-ı şerif ve dokuz adet hücre ortadan kalkmıştır. Şeyh Seyyid Kudretullah Dede tarafından 1244’te (1828) sadaret makamına hitaben kaleme alınan arzuhalde, yangının üzerinden dört yıl geçmesine rağmen dervişlerin hala çadırlarda barındıkları ve çadırların yıpranmış olduğu belirtilerek gereğinin yapılması istenmektedir. Bunun üzerine çadırları yenileyen II. Mahmud 1250’de (1835) mevlevihaneyi yeniden inşa ettirmiştir.
II. Mahmud’un kızı Adile Sultan 1263’te (1847) mevlevihaneye sarnıç, şadırvan ve çamaşırhane birimlerini ekletmiş, Abdülmecid ise 1268’de (1851 -52) avludaki Hasan Ağa Çeşmesi’ni tamir ettirmiş, ertesi yıl matbah-ı şerifi, 1276’da da (1859-60) semahaneyi, selamlığı ve dedegân hücrelerini içine alan ana binayı bugünkü şekliyle yeniden yaptırmıştır.
XIX. yüzyılın ikinci yarısında, muhtemelen Kudretullah Dede’nin vefatını (1288 / 1871) ve Halet Efendi’nin yaptırdığı açık türbeye defnini müteakip bu türbenin yerine kapalı bir türbe inşa edilmiştir. Mevlevihane, II. Abdülhamid ve V. Mehmed Reşad devirlerinde de küçük kapsamlı onarımlar geçirmiştir. Tekkelerin kapatılmasından (1925) sonra mevlevihanenin ana binası halkevi, sebilküttab ise karakol olarak kullanılmıştır. Bir ara avluya bir ilkokul inşa edilmesi düşünülmüşse de bu gerçekleşmemiştir. 1945-1947 arasında belediye tarafından hazirenin Şahkulu Bostanı Sokağı üzerindeki doğu kesimi kaldırılarak yerine Beyoğlu Evlendirme Dairesi yaptırılmış, bu arada semahanenin girişindeki ahşap türbeler, harem bölümü, matbah-ı şerif ve diğer bazı müştemilat ortadan kaldırılmıştır.
Galata Mevlevihanesi resmi kurumların ilgisizliğine rağmen Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu ile bu kuruma bağlı İstanbul’u Sevenler Grubu’nun, özellikle Reşit Saffet Atabinen ile Hamdullah Suphi Tanrıöver’in çabaları sayesinde kısmen de olsa günümüze gelebilmiştir, Birçok girişimin sonucunda mevlevihanenin 1946’da bütün birimleriyle bir Mevlevi kültürü müzesine dönüştürülmesine karar verilmiş ve mülkiyeti vakıflardan Milli Eğitim Bakanlığı’na intikal etmiştir. Mevlevihanenin müzeye dönüştürülmesi yirmi yıllık bir gecikmeyle gerçekleşebilmiş, dört yıl süren geniş kapsamlı onarım çalışmaları sonunda Divan Edebiyatı Müzesi adıyla 27 Aralık 1975’te ziyarete açılmıştır.

 Belli başlı postnişinler listesi:

    ahmet_celaleddin_efendi Sultan-i Divani Sema’î Mehmet Dede, Safa-i Dede, Mahmud Dede, Sırrı Abdi dede, Şarih-i Mesnevi İsmail Rusuhi Dede, Adem Dede, Arzi Mehmed Dede, Mevlevizade Derviş Çelebi, Pendari Naci Ahmed Dede, Gavsi Ahmed Dede, Safi Musa Dede, İsa Dede, Mehmed Sadık Dede, Çelebi Abdülkadir Dede, Hüseyin Dede, Bakkalzade Ali Dede, Halil Numan Bey, Şemsi Dede( atanmış ama posta oturamadan vefat etmiştir) Şeyh Galib Mehmed Ruhi Dede, Mahmud Dede, Kudretullah Dede, Mehmet Ataullah Dede, Ahmed Celaleddin Dede…
    Yapının Bölümleri Mevlevihanenin kuzey sınırını oluşturan Galip Dede Caddesi üzerinde cümle kapısı, bunun dağında Halet Efendi’nin yaptırdığı sebilküttab (sebil-çeşme-muvakkithane-kütüphane-mektep grubu), solunda ise, Halet Efendi’nin kendisi için inşa ettirdiği türbenin yerini işgal eden Kudretullah Efendi Türbesi ve bir dizi dükkan sıralanmaktadır. Cümle kapısını izleyen, üst geçit, ortasında Sultan Divani’nin diktiği rivayet olunan servinin yükseldiği, zemini taş döşeli avluya ulaştırır. Avlunun güneyinde semahaneyi, şeyh dairesini (selamlığı) ve  dedegan hücrelerini barındıran ana bina, batısında sarnıç ile şadırvan, kuzeybatı köşesinde mutfak (matbah-ı şerif) binasının kalıntıları ile çamaşırhane, kuzeyinde, sırtını sebilküttaba dayayan Hasan Ağa Çeşmesi, doğusunda Şeyh İsmail Rusûhî Dede ve Şeyh Galib Dede efendilerin gömülü olduğu türbe, bunun kuzeybatı köşesine bitişik çilehane ile hazire yer almaktadır. Arsanın, avluya göre çukurda kalan güneybatı kesiminde de, günümüze intikal etmemiş olan ahşap harem dairesinin bulunduğu bilinmektedir. Harem ile ana binanın arasında, muhtemelen meydan- şerif mekanı ile bir grup dedegân hücresini barındıran ufak bir kanadır varlığı tespit edilmektedir.Mevlevihane
    Alanı, solda kuzeyden girişi olan Bacılar Dairesi ve sağda İdare olarak kullanılan güneybatıdan girişi olan Selamlık giriş ve holü; Üstte Hünkâr Mahfili, Konya postnişin odası ve yabancılar loca bulunmaktadır.
    Cümle Kapısı
    Cümle kapısı ile bunu iki yandan kuşatan ve aynı tarihte(1819) inşa edilmiş olan Halet
    Efendi Sebilküttabı ile Türbesi bir mimari bütün meydana getirmekte, Osmanlı ampir üslubunun en erken tarihli örneklerin oluşturmaktadır. Kagir olan bu yapıların cepheleri bütünüyle beyaz mermer kaplıdır. Cümle kapısının açıklığı, yanlardaki binalara oturan bir basık kemerle geçilmiş, kilit taşı çıkıntılı olan kemer her iki yüzde de birer kitabeyle taçlandırılmıştır. Kapının dış yüzündeki kitabe II. Mahmud’un 1835’te mevlevihaneyi yeniden inşa ettirmesi sırasında konmuş, ortadaki beyzi madalyonun içine adı geçen hükümdarın tuğrası yerleştirilmiştir.
    Çamaşırhane
    Müze bahçesinin güneybatı köşesinde dikdörtgen planlıdır.
    Çilehane (Sarnıç)
    Üstünde kitabesi olup Şeyh Galib’in çilehane olarak kullanıldığı bilinmektedir. Sekiz basamakla inilen mekânın içi su doludur. Bizans döneminde sarnıç olarak kullanılmış olması muhtemeldir.
    Baha Tanman, “Galata Mevlevihanesi”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi,  c.3, (İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1994), s. 364. Hasan Ağa Çeşmesi
    Mevlevihane’nin ilk döneminde kalan 1649 tarihli çeşme olup Sebilkütab’ın Müze bahçesine bakan kısmına bitişiktir.
    Adile Sultan Sarnıç ve Şadırvanı
    Sultan II. Mahmud’un kızı Sultan Abdülmecid’in kız kardeşi Adile Sultan tarafından yaptırılan 1847 tarihli çeşme ve sarnıç olup hemen yanında kitabesi bulunmaktadır. Matbah-ı Şerif, Harem Dairesi ve Şeyh Dairesi günümüze ulaşamayan ancak varlığını bildiğimiz Mevlevihane yapılarıdır.
    Türbeler
    Müze cümle kapısının solunda Halet Efendi Türbesi, Müze bahçesinin köşesinde Şeyh Galip Türbesi bulunmaktadır. İki türbede Halet Efendi tarafından 1819’da inşa ettirilmiştir.
    Sebilküttab
    Zemin katı sebil-çeşme ikilisi ile muvakkithaneye, üst katı ise kütüphane-mektep mekanına tahsis edilmiş olan Sebilküttab Osmanlı mimarisi tarihinde kendi türünün son örneğidir.Yapının Galip Dede Caddesi’ne bakan kuzey cephesi ile avluya uzanan geçit üzerindeki doğu cephesi pilastarlar ile hareketlendirilmiş, bunların arasında kalan yüzeylere, dikdörtgen açıklıklı ve madeni şebekeli pencereler açılmıştır. Sebil ile muvakkithanenin kapıları ile fevkani kütüphane-mektebe ulaştıran merdiven söz konusu geçit üzerinde sıralanır.
    Hamuşân
    Müzenin kuzeyinde “sessizler evi” anlamında Hamuşan adı verilen mezarlık alanı bulunmaktadır.
    Mutfak
    Mescit
    Harem dairesi
    Avlu, bahçeler
    Gördüğü Onarımlar veya Yapının Kronolojik Tarihi Listesi
    1491               Kuruluş
    1509               Galata depremi
    1608               Şeyh Sırrı Abdi Dede tarafından yaptırılan onarım
    1765               Büyük Tophane yangını ve III.Mustafa tarafından yeniden yaptırılması
    1791-92         III. Selim tarafından yenilenmiştir
    1819               Halet Efendi imar faaliyeti
    1824               Yangın
    1835               II. Mahmud tarafından yeniden inşa
    1847                          Adile Sultan tarafından mevlevihaneye sarnıç, şadırvan ve çamaşırhane
    birimlerini ekletilmiş
    1851 -52        Sultan Abdülmecid avludaki Hasan Ağa Çeşmesi’ni tamir ettirmiş
    1853               Sultan Abdülmecid matbah-ı şerifi yeniden yaptırmış
    1859-60         Sultan Abdülmecid semahaneyi, selamlığı ve dedegan hücrelerini içine alan ana binayı bugünkü şekliyle yeniden yaptırmıştır.Semahane bölümü altı kez inşa edilmiştir:
    1. semâhâne 1491’de İskender Paşa tarafından 2. semâhâne 17.yüzyıl başlarında (1608’den az önce) büyük ihtimalle Tersane ve Matbah Emini İsmail Efendi tarafından, 3. semâhâne 1765’teki Tophane Yangınından sonra III. Mustafa tarafından,4. Semâhâne 1791’de III. Selim tarafından, halen mevcut olan 6. semâhâne ise 1859/60’da Abdülmecid tarafından yaptırılmıştır. Bunlardan 1. semâhânenin mimari düzeni hakkında herhangi bir şey söylemek mümkün değildir. Buna karşılık 2.,3.,4.,ve 5., semâhânelerin, en azından iç görünümlerini yağlıboya resimler ve gravürler sayesinde tanıyabiliyoruz.[mappress]

Yapıda Bulunan Çeşitli Mekânlara Ait Kitabeler

Galata Mevlevihanesi’ne büyük ve yüksek bir taç kapı ile girilir. Bu kapı Sultan III. Selim devrine aittir. Gerek iç gerekse dış yüzündeki yazıtları dergâhı kısmen tahrib eden bir yangından sonra yapılan onarımları dile getiriler. Tac kapının üslubu ve mimarlık özellikleri XVIII. Yüzyılda Türk sanatında beliren Avrupa etkilerini yansıtır. Bu Türk Barok ve Rokoko üslupları Divan Edebiyatı müzesinin hemen hemen tüm yapı bölümleri ve organlarında hâkimdir. Taç kapının dış yüzündeki tarih dizeleri şair Lebib’e aittir. Ta’lik yazı türü ile yazılmışlardır. Orta yerinde Sultan II: Mahmut Adli tuğrası görülür. Yazılar iki yanda kartuşlar içinde yana ve aşağıya doğru meyillidirler. Yazının altında ve ortada ise dörtgen içinde sanatçısının adı yazılıdır.

Baha Tanman, “ İstanbul’da Mevleviliğin Fiziksel Ortamı”, Saltanatın Dervişleri Dervişlerin Saltanatı : İstanbul’da Mevlevilik,( İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yayınları,2007)
Can Kerametli, Galata Mevlevihanesi, ( İstanbul: Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu Yayınevi, 1977)

“Kitâbe-i Yesirizâde Mustafa İzzet”
Himmet-i Mahmud Han bu der gehi
Eyledi abâd şevketle hemen
Saye-i adlinde mamur olmada
Su-be-su hep cilvegâhı aşıkân
Hakk Tââla eylesün dâverî
Böyle çok hayre muvaffak her zaman
Bir hesabta düştü ma’na lafz ile
Beyt-i tarihin Lebib etti beyân
Yaptı bu dergâhı zibâ-yı cedid
Bin iki yüz eli de Mahmud Han
                                               Sene 1250
Semâhâne bölümünde giriş kapısı üzerindeki kitâbede Zîver tarih düşmüştür. Müze olarak kullanılmakta olan bu ahşap yapının giriş kapısı üzerinde Sultan Abdülmecid’in tamir kitâbesi yer almaktadır ve 1853 tarihini taşımaktadır.
Bu kitâbede şu beyitler yer alır:
Lafzen ü mânen iki mısra‘da üç târîhle
Üçler âsâ kutb-i devrânı ider Zîver senâ
Bin ikiyüz yetmiş altı sâli içinde bihîn
Kıldı bu dergâhı Şeh Abdülmecîd a’lâ binâ
                                               Sene 1276,

(Bir blog yazısı için fazlaca uzun oldu. Hazire kısmı ayrı bir yazıyla anlatılacak…)

Kaynak:

Baha Tanman, “Galata Mevlevihanesi”, İslam Ansiklopedisi, c. 13, ( İstanbul: TDV, 1996): 317-321.
Ekrem Işın, “Galata Mevlevihanesi”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, , c.3, (İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1994) s. 362-363.
Baha Tanman, “Galata Mevlevihanesi”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi,  c.3, (İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1994), s. 364.