İstanbul, birçok tarihi yapıya ev sahipliği yapmaktadır. Bu yapılar arasında adını pek duymadığımız ancak önemli bir tarihi değere sahip olan Mustafa Çavuş Mescidi, dikkatleri üzerine çekmektedir. Bu yazıda, Roma İmparatorluğu döneminden günümüze uzanan bu manastır mescidinin ilginç hikâyesini keşfedeceğiz.
Mustafa Çavuş Mescidi, eski adıyla da bilinen bir Roma yapısıdır ve ne zaman inşa edildiği tam olarak bilinmemektedir. Bu manastır, Roma İmparatorluğu’nu 1261 yılında ihya eden VIII. Mihael Palaeologos’un kız kardeşi Maria tarafından 13. yüzyılın sonlarında kurulmuştur. Manastır, zamanla Roma İmparatorluğu soyundan gelen kişilerin gömüldüğü bir mekân haline gelmiştir.
İstanbul’a hacca giderken uğrayan ve kutsal yerleri ziyaret eden Rus hacıların hatıralarında, Kira Marta Manastırı’nın Fatih semtinden aşağıya indikten sonra tekrar tırmanılan yüksek bir yerde bulunduğu anlatılmaktadır. Bu anlatılar, Manastır Mescidi olarak bilinen Roma yapısının, bahsedilen manastırın bir kalıntısı olabileceğini düşündürmektedir. Fethin ardından, muhtemelen harap durumda olan manastırın bir kısmı Mustafa Çavuş adına mescide dönüştürülmüştür.
Aslen minaresi bulunmayan yapı, 18. yüzyılın ikinci yarısında Hadika döneminde tahtadan yapılmış bir minareye kavuşmuştur. Ancak Manastır Mescidi, 1955’teki istimlaklere kadar küçük ve mütevazı bir Türk mahallesinin içinde bulunmaktaydı.
Yıkımların ardından Manastır Mescidi, ortada kalmıştır. Daha sonra inşa edilen otobüs garajının duvarları arasında kalmıştır. Vakıflar İdaresi’nde mülkiyeti bulunan yapı, garajın malzeme deposu olarak kullanılmış ve garaj personeline ibadet yeri olarak açılmıştır.
Mescidi, apsis çıkıntısı ile birlikte 12.20 metre uzunluğunda bir yapıya sahiptir. Üç bölümden oluşan ana mekân, batı tarafında çapraz tonozlarla örtülüdür ve 2 metre genişliğindeki narteks üzerinden girilebilir. Ana mekân, iki sütuna dayanan üç kemerli bir yapıya sahiptir. Günümüzde, bina dikdörtgen bir salon olarak ahşap bir çatıyla kaplıdır. Doğu tarafında ise içten yarım yuvarlak, dışarıdan ise yedi cepheli bir ana apsis bulunmaktadır. Yan taraflardaki küçük apsisler ise çokgen bir plana sahiptir.
Manastır Mescidi’nin dış cepheleri, kaba yontulmuş taşlar ve aralarında üç sıra tuğladan oluşan hatıllarla yapılmıştır. Bu yapı, mimari detaylarıyla dikkat çeken bir görünüme sahiptir.
Ne yazık ki, zaman içinde yapı önemli ölçüde zarar görmüştür. Yıkımlar ve diğer etkenler sonucunda Manastır Mescidi’nin orijinal yapısı büyük ölçüde kaybolmuştur. Bugün, Vakıflar İdaresi’nde olan mülkiyetine rağmen, yapı hala otobüs garajının duvarları içinde yer almaktadır. Maalesef, bakımsızlık ve kullanım amacıyla uyumsuzluk nedeniyle yapı yıpranmış durumdadır.
Mustafa Çavuş Mescidi, tarihi ve mimari önemiyle dikkate değer bir yapıdır. Roma İmparatorluğu’ndan günümüze uzanan geçmişi ve Maria tarafından kurulmasıyla ilginç bir hikayesi bulunmaktadır. Ne yazık ki, yılların yıpratıcı etkileri ve yapıyı çevreleyen modernizasyon çalışmaları, bu tarihi yapıyı olumsuz etkilemiştir. Ancak, İstanbul’un tarihi dokusunu koruma çabalarıyla birlikte, umut ediyoruz ki Mustafa Çavuş Mescidi de onarım ve restorasyon çalışmalarıyla eski ihtişamına kavuşacaktır.